8 Kasım Cuma Hutbesi Konusu Nedir? 8 Kasım Cuma Hutbesinin Tam Metni!
8 Kasım 2024 Cuma günü camilerde okunacak hutbenin konusu ve metni belli oldu. Diyanet İşleri Başkanlığı, bu haftanın hutbe başlığını “Merhamet Eden Merhamet Bulur” olarak belirledi. İşte 8 Kasım Cuma Hutbesi’nin detayları ve tam metni:
8 KASIM CUMA HUTBESİ METNİ
Muhterem Müslümanlar!
Peygamber Efendimiz (s.a.s), çocuklara karşı duyduğu derin sevgiyi her zaman göstermiştir. Bir gün, sahabeleriyle birlikte otururken torunu Hz. Hasan yanına geldi. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s), onu hemen kucağına alarak bağrına bastı ve öptü. Bu durumu gören bir sahabe ise, “Benim on tane çocuğum var, ben onlardan hiç birini öpmedim.” diyerek şaşkınlığını ifade etti. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (s.a.s) şu anlamlı sözü söyledi: “Merhamet etmeyen kimseye merhamet olunmaz.”
Aziz Müminler!
Yüce Allah, insanın fıtratına yerleştirdiği en değerli duygulardan birinin merhamet olduğunu bildirmektedir. Merhamet, Cenâb-ı Hakk’ın Rahmân ve Rahîm isimlerinin gönüllerdeki tecellisidir. Bu duygu, sıradan bir acıma hissi değil, yaralı gönüllere merhem olmaktır; mahzun yüreklere dokunabilmektir. Merhamet, “Bana ne!” kayıtsızlığı değil, “Bana düşen ne?” sorusunu sormaktır; her şeye ve herkese karşı duyarlı olmaktır. Merhamet, yalnızca insanların maddi sıkıntılarını gidermekle kalmayıp, onları ilim ve hikmetle buluşturmak; kalpleri şefkat ve muhabbetle doldurmaktır.
Kıymetli Müslümanlar!
Mümin, her şeyden önce kendisine, ailesine, çevresine ve tüm mahlûkata merhamet etmelidir. Allah Resûlü (s.a.s) bir hadislerinde şöyle buyurmaktadır: “Siz yerdekilere merhamet edin ki, göktekiler de size merhamet etsin.” Ancak, ne yazık ki şiddet sarmalının her tarafı kuşattığı, merhametsizliğin yaygınlaştığı günlerden geçiyoruz. Nice insan, kin, nefret ve öfkesinin esiri olmuş, merhamet duygusunu kaybetmiş durumdadır. Bu sebeple de toplumumuzda her geçen gün pek çok yuvanın dağılması ve sudan bahanelerle nice canların hayattan koparılması acı bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır. Oysaki inananlar, sabrı ve takvayı kuşanarak, iman ve güzel ahlakla bezenmiş bir hayat sürdüklerinde toplumda merhameti hâkim kılabilirler. Rabbimizin af ve mağfiretine sığınarak, günahlarına bir daha dönmemek üzere tövbe ederlerse ilâhî rahmete ulaşacaklardır.
Değerli Müminler!
Bizler, rahmet elçisi Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s)’in ümmetiyiz. Merhameti kendisine rehber edinen bir medeniyetin temsilcileriyiz. Bize düşen; anne babamıza “Öf!” bile dememek, onların üzerine merhamet kanatlarımızı germektir. Eşimize sevgi ve muhabbetle, çocuklarımıza ilgi ve şefkatle yaklaşmak, akraba ve komşularımızla sağlıklı ilişkiler kurmak; güven ve huzurun teminatı olmaktır. Mesleğimiz ve işimiz gereği hizmet sunduğumuz veya hizmet aldığımız herkese saygı ve nezaketle davranmak, birbirimize yardımcı olmak için gayret göstermektir. Kin ve nefreti kalbimizden söküp atmak, gönüllerimizi ilâhî rahmet ve nebevî merhametle donatmaktır. Kardeşliğimizi merhametle güçlendirmek, birlik ve beraberliğimizi pekiştirmek için çaba sarf etmeliyiz. Cenâb-ı Hakk’ın rahmetinin geniş olmasına umut bağlayarak haramlara yeltenmemeli; kul ve kamu hakkını ihlal etmemeliyiz. Yüce Rabbimizin şu ayetlerini asla unutmamalıyız: “Resûlüm! Kullarıma, benim, çok bağışlayan ve çok esirgeyen olduğumu haber ver.” “Azabımın da çok elem verici olduğunu bildir.”
Hutbemi, Kur’an-ı Kerim’de yer alan şu dua ile bitiriyorum: “…Rabbimiz! Biz iman ettik. Bizi bağışla. Bize merhamet et. Merhamet edenlerin en hayırlısı Sensin.”