Ankara’da memur olarak çalışan H.S. ile eşi H.S., 9 yıllık evlilikleri boyunca sürekli farklı şehirlerde yaşadı. Eşinin tayin talebinde bulunmadığını öğrenen H.S., bu durumu evlilikleri açısından tehdit olarak değerlendirerek mahkemeye başvurdu.
TAYİNİN REDDEDİLDİĞİ İDDİASI
H.S. ve H.S. çifti, 17 Ağustos 2013’te evlendi. Koca H.S. görevi gereği Samsun’a tayin oldu. Eşi, yıllarca tayin talebinde bulunduğunu ancak bu taleplerinin reddedildiğini belirtti.
Ancak H.S., bir süre Samsun’da görev yaptıktan sonra Diyarbakır’a tayin oldu kadın burada da aynı gerekçeyle tayin talebinin reddedildiğini söyledi.
GERÇEKLER ORTAYA ÇIKTI
Şüphelenen H.S., yaptığı araştırmalar sonucunda eşinin çalıştığı kurumdan hiç tayin talebinde bulunmadığını öğrendi. Kadının sürekli tayin talebinde bulunduğunu iddia etmesine rağmen, aslında Ankara’dan ayrılmak istemediği ortaya çıktı.
BOŞANMA DAVASI SÜRECİ
Gerçeklerin gün yüzüne çıkmasının ardından koca H.S., Diyarbakır 2. Aile Mahkemesi’nde boşanma davası açtı.
Avukat Elhakan, müvekkili için mahkemeye sunduğu dava dilekçesinde şu ifadelere yer verdi:
“Müvekkilim 2013’te H.S. ile evlenmiş ve bu evlilikten bir çocukları bulunmaktadır. Müvekkilim ve eşi kamu personeli olarak çalışmaktadır. Taraflar evlendikten sonra davalı kadının davacı kocasının bulunduğu yere hiç gelmediği, evliliğinin 3-4 ayından sonra ailesiyle yaşamaya devam ettiği ve adresini bile değiştirmediği belirlenmiştir. Müvekkilimin tayini Samsun ve Diyarbakır’a çıktıktan sonra davalı kadın birkaç hafta sonu yabancı gibi gelip gitmiştir. Müvekkilim davalının Diyarbakır’a yerleşmesi için tayin istemesi konusunda ikna etmeye çalışmış fakat başarılı olamamıştır. Tarafların evliliklerinin kağıt üzerinde olduğu, fiilen bir arada yaşamadıkları ve davalının kusurlu davranışları ile evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeniyle müvekkilim boşanmayı talep ve dava etmiştir.”
KADIN TAM KUSURLU BULUNDU
Mahkeme, kadının eşine ve ailesine karşı küçümseyici tavırlar sergilediğini, tayin talebinde bulunduğu yalanıyla kocasını yıllarca oyaladığını belirledi. Kararda, “Eşlerin bir arada yaşamaktan imtina etmeleri evlilik birliğini sarsar. Kadının davranışları evlilik birliğinin devamını imkansız hale getirmiştir” denildi.
‘BU KARAR BENZER DAVALAR İÇİN EMSAL TEŞKİL EDECEK’
Kararı değerlendiren avukat Gülben Elhakan, Medeni Kanun’a göre eşlerden birinin ortak yaşama iradesini göstermemesinin boşanma sebebi olduğunu vurguladı. Elhakan, “Bu doğrultuda davalı kadın tam kusurlu kabul edilerek, davamız kabul edildi. Taraflardan birisi ortak yaşama olgusundan kaçınıyorsa açılması muhtemel boşanma davalarında bu tam kusurlu sayılmasına sebebiyet verecektir. Mahkemece davalı kadın tarafından ‘tayin istememe’ olgusu tam kusur olarak kabul edilmiştir. Bu karar, benzer dosyalar için emsal teşkil edecektir.” dedi.
Kaynak: Sözcü