Elif Dağdeviren’in İlk Yönetmenlik Deneyimi: “Umut Oyunu”
Gazeteci, yapımcı ve konuşmacı kimlikleriyle tanınan Elif Dağdeviren, sinema dünyasında ilk yönetmenlik deneyimini “Umut Oyunu” adlı kısa filmle gerçekleştirdi. Film, 61. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde ilk kez seyirciyle buluştu. Dağdeviren’in yönettiği bu kısa filmin başrollerini ünlü oyuncular İclal Aydın ve Giray Altınok paylaşıyor.
Elif Dağdeviren, festivalde ilk kez yönetmen olarak yer almanın heyecanını yaşarken, film gösteriminin ardından düzenlenen söyleşide, yönetmen olarak deneyimlerini paylaştı. Söyleşiye, başrol oyuncuları İclal Aydın ve görüntü yönetmeni Önder Şengül de katıldı. Film gösteriminin ardından Dağdeviren, salonda seyircilerle buluşarak duygularını dile getirdi.
Dağdeviren, film sonrası yaptığı açıklamada, “Filmimizi ben de ilk defa büyük ekranda seyrettim. Filmin sonunda yer alan yazıda, ‘Bu film, inandığı ve güvendiği iş ve insanlar için karşılıksız ve koşarak gelen güzel insanlara aittir.’ ifadesi yer alıyor,” dedi. Bu cümleyi şöyle açıkladı: “Çocukluğumdan beri büyüyünce ne olacaksın dediklerinde hep yönetmen veya senarist olmak istiyordum. Babamın ilkokul mezuniyet hediyesi daktilo olmuştu. Senaryo yazmaya olan hevesimle birlikte gazetecilik ve yapımcılığı deneyimledim, fakat bu süreç biraz uzadı. Yine de durmadan kendimi geliştirdim. Yapımcı dostum Didem Karakum ile uzun yıllardır çalışıyoruz. Didem, bir doğum günümde bu filmi yapma fırsatını bana sundu. Senaryoyu yazdırmış, ekibi ayarlamıştı. ‘Her şey hazır, sadece oyuncuları seçeceksiniz.’ dedi. Bu durum karşısında şok oldum. Bu filmde yer alan herkes, hiçbir talepte bulunmadan, Didem’in dostluğu ve birlikte çalışmanın getirdiği güzel yürekleriyle koşarak geldiler.”
Başrol oyuncularını seçme sürecini de anlatan Dağdeviren, “İclal Aydın, Türkiye’nin en iyi yazarlarından biri. Onu anlatırken hep yazarlığıyla başlamak isterim. Aynı zamanda hayat yoldaşım ve dostum. Nitekim beni kırmadı, filmde yer aldı. Giray Altınok ile de o sırada başka bir film çalışıyorduk. Ona ‘Oynar mısın?’ diye sordum, o da sağ olsun beni kırmadı. Giray, mizahıyla tanıdığınız biri ama burada bambaşka bir muhteşem performans sergiledi. İclal ile ben de komik yönlerimizi konuşturduk. Senaristimiz Sercan Sarıkaya da mizah ağırlıklı bir yazar ama onun kaleminden ve bizlerden çıkan bu film, ağır bir temayı ele aldı. Eğer Önder olmasaydı, bu film bambaşka bir boyuta ulaşabilirdi. Bu ruhu veren de Önder oldu.”
Kısa Film: Bir Sanat Alanı
Dağdeviren, kısa film konusuna da değinerek şu düşüncelerini paylaştı: “Aslında bu söyleşinin ana konusu ‘Yeni Çağın Ana Akımı: Kısa Film’. Kısa filmi, bence kendi başına bir sanat dalı olarak görmek gerekiyor. Bazı kısa film çekenler, kısayı uzuna bir geçiş olarak algılıyorlar. Bu doğru; gerçekten de tecrübeyi kısada edinmek daha güvenli olabilir. Ancak bunun bir ana sanat dalı olduğu unutulmamalı. Özellikle YouTube ve TikTok gibi kısa içeriklerin popüler olduğu bu dönemde, kısa filmler yeni kuşakların sinemasını temsil ediyor. Kaliteli seyir deneyimi, güçlü kısa filmlerle sağlanacaktır.”
Festival Direktörü Deniz Yavuz’a da teşekkür eden Dağdeviren, “Hayatımda bazı aksiliklerden dolayı bir türlü içime sinen haliyle bu filmi bitiremiyorum. Ancak Deniz Yavuz festival direktörü olduktan sonra çok sevindim. Vefa artık unutulan bir sözcük, ama kendisi tüm nezaketi ile beni festivale davet etti. Ben de burada bir katkım olsun istedim. Bana ve filme güvenerek bu fırsatı tanıdı ve geldiğim andan itibaren beni çok onurlandırdı. Kendisine çok teşekkür ederim.” diye ekledi.
Önder Şengül: “Elif Hanım’la Çalışmak Büyük Keyifti”
Yönetmenliğini üstlendiği ‘Balinanın Bilgisi’ filmiyle de Altın Portakal için yarışan Önder Şengül, “Umut Oyunu”ndaki görüntü yönetmenliği deneyimini şöyle anlattı: “Senaryoyu okuduğumda, kendiyle yüzleşen bir adam hikayesi vardı. Kafamda bir atmosfer oluşmuştu. Elif Hanım’la oturup konuştuğumuzda bana bu cesareti verdi. Elif Hanım’la çalışmak gerçekten çok keyifliydi. Çünkü bazı yönetmenlerle, özellikle kararsız olanlarla çalışmak zor olabiliyor. Ancak burada karşımda çok kararlı, nazik ve işine hakim birisi vardı. İki günlük işi bir günde tamamladık.”
