1. Haberler
  2. Gündem
  3. Bekir Coşkun: Türk Basının Efsanesi ve Anıları

Bekir Coşkun: Türk Basının Efsanesi ve Anıları

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bekir Coşkun: Türk Basının Efsanesi

Bekir Coşkun: Türk Basının Efsanesi

Bekir Coşkun, Türk basınında “efsane” olarak anılan ve yeri doldurulamayacak bir isim olarak hafızalarda yer etti. 2020 yılında aramızdan ayrılan Coşkun, okurlarını, eşi Andree’yi büyük bir aşkla, ailesini kardeşlerini ve dostları olan kürek arkadaşlarını kaybettirdi. Yıllar geçse de, gazetedeki köşesinin adı olan “10. Köy”de yas bitmedi. Hoşgörüsü, daima gülen yüzü, hayvan sevgisi, sanata olan düşkünlüğü ve kıvrak kalemi ile hafızalarda yer etti. Bugün, Şanlıurfa Tülmen köyündeki mezarı başında anılacak.

Hayatına Dair İlk Adımlar

1945 yılında Şanlıurfa’nın Tülmen köyünde dünyaya gelen Bekir Coşkun’un babası Mehmet Zeki Coşkun, nahiye müdürüydü. İlkokula Ceylanpınar’da başladı ve babasının görev yeri değiştikçe onun da okulu değişti. Babası edebiyat meraklısıydı ve oğlu Bekir’i ilçenin önde gelenleriyle sohbetlerinde yanına alırdı. Bu sohbetler, Bekir’in kaleminin ve zihninin bu kadar kıvrak olmasında büyük bir rol oynadı. Urfa’da eğitim hayatına devam ederken, elinde fotoğraf makineleriyle dolaşan yerel muhabirleri görüp gazeteci olma hayalini kurdu. Üniversite hayatına Ankara’da başladı ancak sürekli maddi zorluklarla karşılaştı.

Urfa’da sıra gecelerinde tanıştığı sanatçılardan kanun çalmayı öğrenmişti. Öğrenim sürecinde gece kulüplerinde kanun çalarak harçlığını çıkardı. Keman çalmayı da o dönemde öğrenip, ünlü sanatçı Zeki Müren’e bile eşlik etti. Harçlıklarıyla bir fotoğraf makinesi satın aldı ve Ankara’nın Bab-ı Âlisi Rüzgarlı Sokak’ta yerel Hür Anadolu Gazetesi’nde foto muhabiri olarak ilk işine başladı. Sonrasında Günaydın Gazetesi ve Karadeniz Haber Ajansı gibi önemli yayın organlarında görev aldı. Bu sıralarda, TRT’de tercüman olarak çalışan Fransız asıllı Türk vatandaşı Andree ile tanıştı ve evlendiler.

Kürek Arkadaşım

Daha sonra Hürriyet günleri başladı. Gazetedeki köşesinin adını, birçok işyerinden kovulduğu için “10. Köy” koymuştu. Hürriyet Gazetesi’nin en çok okunan yazarlarından biri olmasına rağmen, zamanla iktidar değişimleri ile birlikte işler ters gitmeye başladı. Yazdığı yazıları yumuşatması ve iktidara yüklenmemesi isteniyordu. Bu dönemde, gazetedeki kapı komşusu Emin Çölaşan’a da benzer baskılar geldi ve “Hayır” dediği için işine son verildi. Coşkun, “Biz bir kayıktaydık, kürek arkadaşımı dalgalar aldı” diye yazdığı etkileyici bir yazıyla istifa etti. Ardından kısa bir süre Habertürk ve Cumhuriyet gazetelerinde çalıştı. En sonunda ise SÖZCÜ gazetesine katıldı. 14 Mart 2013’ten itibaren SÖZCÜ’de özgürce yazılar yazmaya başladı. Bu dönemde çok mutluydu, ta ki o talihsiz hastalığa yakalanana kadar. Umudunu yitirmedi, iyileşip okuyucularına kavuşacağı günü bekledi ama maalesef bu gerçekleşmedi. 18 Ekim 2020 tarihinde Türk basını ve sevenleri, bir efsaneyi kaybetti.

Gazze’de Çocuk Olmak

Gazze'de Çocuk Olmak

Coşkun, yaşanan İsrail-Filistin çatışmaları hakkında Mavi Marmara baskını sonrası, 27 Ocak 2009’da şu sözleri yazmıştı: “Yakılmış, yıkılmış Gazze’de çocuk olsam… TV’de radyoda bir geminin bana çikolata getireceğini duysam. Beklesem, gözüm ufukta. Gazze iskelesine otursam. Ve bir haber gelse; gemileri askerler durdurdular, girip ambarları bastılar. Kırıldı, döküldü, darmadağın oldu şekerler, oyuncaklar, demek ki gelmeyecek çikolatam. Ağlardım, benim üzerimden oynanan büyük ve kanlı oyunun farkında olmadan… Bir tarafın benim çikolatamla bir ambargoyu delmek peşinde olduğunu, öte tarafın ise benim çikolatamı ambargoyu delen tehdit saydığını hiç düşünmeden… Sadece ağlardım, Gazze’de çocuk olsam…”

Sokak Hayvanlarına Dair Düşünceleri

Sokak Hayvanlarına Dair Düşünceleri

Farkında mısınız; siyasi partilerin dillerinde çevre-doğa yok. Eğer sincapların oy hakkı olsaydı, “Aziz ve muhterem sincap hemşerilerim…” diye başlarlardı. Bu bir zihniyettir… Bizde seçim demek doğa-çevre için felaket demektir. Sokak hayvanlarının itlafı demektir. Bu yüzden bu demokrasi bizi tüketiyor. Yavaş yavaş doğayı, çevreyi kaybediyoruz. Sadece oy verme hakkı olanları hesaba katan siyasi partilerin samimiyetsizliği, dünyamızı ve geleceğimizi tehdit ediyor. (Bekir Coşkun – 8 Temmuz 2007)

Eşi Andree ve Kardeşi Haluk’un Düşünceleri

Eşi Andree ve Kardeşi Haluk'un Düşünceleri

ANDREE COŞKUN: Sevgilimi kaybedeli 4 yıl oldu. Ama yas bitmedi, dün gibi geliyor, özlem de sona ermeyecek. Eksikliğini her an her yerde yaşıyorum; beraberliğimiz devam ediyor, rüyalarıma giriyor, içimi huzur kaplıyor. Ancak uyandığımda gözyaşım sel oluyor. Onu okuyucuları da özlüyor. Ben de güzel kalbini, birbirimize olan sevdamızı ve dürüstlüğünü özlüyorum. Çok hayallerimiz vardı, her şey yarım kaldı.

HALUK COŞKUN: Yıllar geçti ama yokluğuna alışamadım, kaybettiğimizi de kabullenemedim. Buralarda bir yerde, köşeden çıkacak ya da yan odadan gelip sohbetimize katılacakmış gibi geliyor. Bir yerlere gitti ama geri gelecek, ayrılık bitecek, içimde böyle bir duygu var.

Kaynak: Sözcü

Bekir Coşkun: Türk Basının Efsanesi ve Anıları
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Haber Sunum ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!