Arıcılık Serüveni: Hakkı İşçi’nin Başarı Hikayesi
40 yaşındaki Hakkı İşçi, 2014 yılında kırsal Ağaçhisar Mahallesi’nde, 1250 metre rakımda yer alan 5 dönümlük arazisinde arıcılığa 7 kovanla başlamıştır. Arıcılık konusundaki bilgisini artırmak amacıyla, İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nde 1 ay süren eğitim programına katılmıştır. İşinden fırsat buldukça kovanlarının başına giderek, bu alanda kendini geliştirmeyi hedeflemiştir.
İlkbahar aylarında, bölgedeki zengin floradan en iyi şekilde yararlanmak için kovanlarını Sündiken Dağları’nın eteklerine taşıyan İşçi, burada endemik bitki türlerinin bulunduğu alanlarda işçi arıların bitki özlerini toplamalarını sağlamıştır. Zamanla, her kovandan ortalama 3 kilogram bal almaya başlamış ve artan siparişleri karşılamak için kovan sayısını 50’ye çıkarmıştır.
Elde ettiği balın kalitesini ölçtürmek için İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’ne başvuran İşçi, balının saflık göstergeleri arasında önemli bir yere sahip olan prolin (proteini oluşturan 20 aminoasitten biri) değerinin 1793 miligram çıktığını öğrenmiştir. Türk Gıda Kodeksi Bal Tebliği’ne göre balda bulunması gereken asgari prolin miktarının 300 miligram olduğunu göz önünde bulundurursak, İşçi’nin balı bu değerin katbekat üstünde bir kalite sunmaktadır. Yılda 150 kilogram bal üretme kapasitesine ulaşan İşçi, ürününü tescil ettirmek amacıyla Türk Patent ve Marka Kurumu’na başvurmayı planlamaktadır.
“900 miligram civarındaki ballara ‘ilaçlık, şifalı bal’ diyorlar”
Hakkı İşçi, Anadolu Ajansı (AA) muhabirine yaptığı açıklamada, arıcılığın oldukça meşakkatli bir uğraş olduğunu ve en iyi balı üretmek için sabır ve azimle çalıştığını dile getirmiştir. Kendisine bal alan kişilerin çevresine bu balın kalitesinden bahsettiğini, böylece ürününün ününün yayıldığını ifade etmiştir. Ancak, üretim kapasitesi düşük olduğu için siparişleri en erken 6 ayda teslim edebildiğini aktarmıştır.
Arıcılık yaptığı bölgenin yüksek oksijen miktarına sahip olduğuna dikkat çeken İşçi, “Bu yörede yabani erikler, meşeler, ardıçlar, çamlar, ahlat, alıç, pinar bitkisi, karamuk, böğürtlen, kekik ve değişik dikenli bitkiler var. Burası çok değerli bir bölge. İnsanlar buraya gelip dağımızda, ormanımızda şifa buluyor. Bu şifayı sağlayan buranın bitki örtüsü ve iklimidir. Dolayısıyla bu koşullar balı etkiliyor. Burada çok farklı bir flora var.” şeklinde konuşmuştur.
İşçi, balın prolin değerinin yüksek olmasının kas ve iskelet sistemine önemli yarar sağladığını vurgulamıştır. Balda birçok faktör olduğunu ancak prolinin öne çıktığını belirten İşçi, sözlerine şöyle devam etmiştir:
“900 miligram civarındaki ballara ‘ilaçlık, şifalı bal’ diyorlar ancak benim balım 1793 miligram çıktı. En yüksek değer bu balda, bundan dolayı çok mutluyum. Köyümün, kendi memleketimin bir değerini öne çıkarttığım için çok mutluyum. Balın içinde 20 tane aminoasit var. Prolin ise tek başına bu aminoasitlerin yüzde 70’ini oluşturuyor.”
Kaynak: Sözcü