1. Haberler
  2. Gündem
  3. Akciğer Kanseri Farkındalık Ayında Önemli Açıklamalar

Akciğer Kanseri Farkındalık Ayında Önemli Açıklamalar

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Akciğer Kanseri Farkındalık Ayında Prof. Dr. Saadettin Kılıçkap Açıklamalarda Bulundu

Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Saadettin Kılıçkap, akciğer kanseri farkındalık ayı dolayısıyla önemli açıklamalarda bulundu. Son yıllarda akciğer kanserinin daha genç yaş gruplarında daha sık görülmeye başladığını belirten Kılıçkap, “Günümüzde özellikle kadınlar ve genç bireyler arasında akciğer kanserinin artış gösterdiğine tanık olmaktayız. Akciğer kanserinin en belirgin risk faktörü sigara kullanımıdır. Ancak, son dönemlerde sigara içmeyen kişilerde de akciğer kanserinin sıklığında kayda değer bir artış gözlemlenmektedir. Bunun birçok nedeni var. Özellikle çevresel faktörler ve kimyasalların yaşamımıza girmesi bu durumu etkiliyor. Ayrıca fiziksel aktivitedeki azalma ve sağlıksız beslenme alışkanlıkları da akciğer kanserinin temel nedenleri arasında sayılabilir.” şeklinde konuştu.

‘En Büyük Sebebi Sigara Kullanımı’

Prof. Dr. Kılıçkap, akciğer kanserinin en büyük sebebinin sigara kullanımı olduğunu vurguladı. “Epidemiyolojik verilere göre, geçmişte akciğer kanserlerinin yüzde 90-95’i sigara ile ilişkili kanserlerdi. Ancak günümüzde, bu oranın yüzde 80-85’e düştüğünü görmekteyiz. Yani sigara içmeyen bireylerde de kanser sıklığı giderek artıyor. Ülkemizde en sık görülen akciğer kanseri türleri küçük hücreli kanser ve yassı hücreli kanserdir. Bu iki kanser türü, sigara ile güçlü bir ilişkiye sahip olduğu bilinen kanserlerdir. Ancak son yıllarda, yassı hücreli ve küçük hücreli akciğer kanserlerinin sıklığında bir miktar azalma gözlemlenmektedir. Günümüzde, gelişmiş ülkelerde ve ülkemizde sigaranın etkisinin azaldığı adenokanser tipi, akciğer kanserlerinin neredeyse yarısını oluşturmaktadır. Bu da gösteriyor ki, giderek artan oranlarda sigaradan bağımsız akciğer kanseri vakaları ile karşılaşmaktayız.” dedi.

‘Kimyasala Maruziyet Sebeplerinden Biri’

Kılıçkap, akciğer kanserinden korunma yöntemlerine dair şunları söyledi: “En önemli korunma yöntemi sigara içmemektir. Sigaraya maruz kalma durumu, yıl geçtikçe artan miktar ve kullanım süresiyle ilişkilidir ve bu sadece akciğer kanseri için değil, birçok kanser türü için de geçerlidir. Ancak, birçok kişi için hâlâ geç değil; akciğer kanseri veya başka bir hastalıkları olmaksızın sigara içmeye devam eden bireyler var. Bu bireylere tavsiyem, bir an önce bu zararlı alışkanlıklardan vazgeçmeleridir. Sigarayı bırakmak ve içmemek en önemli adım. Bunun yanı sıra, sağlıklı beslenme ve fiziksel aktivite de son derece önemlidir. Özellikle kimyasal maruziyetten kaçınmak oldukça kritik. Günlük yaşamda kullandığımız birçok ürün, işlenmiş kimyasallar içermektedir. Hatta gıdalarımız bile sıklıkla işlenmiş gıda olarak karşımıza çıkıyor. Bu ürünlerin çoğu, az miktarda dahi olsa kanserojen içerik barındırıyor. Bu nedenle, mümkün olduğunca doğal ürünler tercih etmek ve kimyasal maruziyetten uzak durmak, akciğer kanserinden korunmamıza yardımcı olacaktır.”

‘Yenilikçi Tedaviler Başarı Oranını Artırdı’

Kılıçkap, yenilikçi tedavi yöntemleri hakkında da bilgi verdi: “Gerçekten, 2010’lu yılların başlarında akciğer kanseri, sadece kemoterapi ile tedavi edilen ve tedavi sonuçlarının pek iç açıcı olmadığı bir hastalıktı. Ancak bu 10-15 yıl içinde, akciğer kanserinin farklı özelliklerini keşfettik. Her akciğer kanserinin aynı olmadığını, birçok farklı alt türünün bulunduğunu öğrendik ve tümör hücrelerinin yüzeyindeki reseptörler veya hücre içindeki farklı mutasyonların kanser tedavisinde nasıl kullanılabileceğini anladık. Bu tedavi yöntemleri, halk arasında ‘akıllı ilaçlar’ olarak bilinirken, tıp alanında ‘hedefleyici tedaviler’ olarak adlandırılmaktadır. Bugün geldiğimiz noktada, örneğin ALK pozitif akciğer kanseri olan hastalarda kullandığımız ilaçlarla 5 yıllık hastalık sağ kalım oranları yüzde 60’ın üzerinde. Yani akciğer kanseri tanısı alan bir hasta, bu ilacı kullandığında, hastaların yüzde 60’ında hastalığın ilerlemediğini gözlemliyoruz. Şu anda sağ kalım süresinin 10 yıl ve üzerinde olduğu düşünülmektedir. Diğer bir önemli gelişme ise immünoterapilerdir. Bu tedaviler, bazen ameliyat öncesinde, bazen de sonrasında veya metastatik hastalık durumunda iki yıl süreyle kullanılabilmektedir. Kemoterapi ile birlikte veya tek başına uygulanabilir. Bu ilaçlar, hem tedavi başarısını artırdı hem de metastatik hastalık durumunda, kemoterapi sürecinde sağ kalım oranları yüzde 5’in altındayken, bugün bu ilaçların kullanımıyla 5 yıllık yaşam oranları yüzde 30’ların üzerine çıkmıştır. Yani aslında her 3 akciğer kanseri hastasından biri, bu yenilikçi tedaviler sayesinde 5 yıl ve daha uzun süre yaşayabilmektedir. Bu da oldukça ümit verici bir gelişmedir. Her geçen gün yeni bir ilaç ve yeni bir molekül ortaya çıkmakta ve bu ilaçların her biri gerçekten hastaların yaşam kalitesine katkıda bulunmaktadır. Bizler de bir hekim olarak bu gelişmelerden büyük mutluluk duymaktayız.”

Kaynak: Sözcü

Akciğer Kanseri Farkındalık Ayında Önemli Açıklamalar
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Haber Sunum ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!