Hizbullah Hükümlülerinin Serbest Kalması ve Yargı Süreci Üzerine Değerlendirmeler
Hizbullah terör örgütüne mensup hükümlülerin, Ceza Muhakemesi Kanunu’ndaki (CMK) değişiklikler ve yargılamanın yenilenmesi yoluyla serbest kalmaları, önemli tartışmalara yol açtı. Bu bağlamda, Hizbullah askeri kanat ana davasını ve Gaffar Okkan suikastı kararını veren Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Mehmet Taştan, SÖZCÜ’ye açıklamalarda bulundu. Taştan, serbest kalan hükümlülerle ilgili olarak, “Şimdi 25 yılını dolduran hükümlülere umut hakkı getirilsin deniliyor. İyi de, Hizbullah’tan zaten tutuklu kalmadı. Neredeyse tamamı yargılamanın yenilenmesiyle serbest kaldı” dedi.
AKP eski Milletvekili Mehmet Metiner’in, katıldığı bir televizyon programında Hizbullah terör örgütüne yönelik örtülü af imasında bulunması ise toplumda büyük tepkilere yol açtı. Gaffar Okkan suikastının failleri Bedran Salamboğa, Abdulkadir Aktaş, İbrahim Gürceğiz ve Mustafa Bozkurt ile birlikte, Hizbullah askeri kanat çatı davasıyla ilgili kararları veren mahkeme başkanı Mehmet Taştan, Metiner’in sözlerine dikkat çekti.
Yargılamanın Yenilenmesi ve Serbest Bırakılan Hükümlüler
Mehmet Taştan, yargılamanın yenilenmesiyle serbest kalan Hizbullah hükümlülerinin durumunu değerlendirirken, “Eğer bir genel af tartışılacaksa bununla ilgili yetki zaten TBMM’nin takdirindedir. Ancak belli başlı kişileri kapsayacak şekilde yapılan infaz düzenlemeleri, kanun maddelerindeki değişikliklerle bu işler olmaz. Kaldı ki, Hizbullah’tan şu anda cezaevinde kalan hükümlü sayısı bir elin parmağını geçmez” ifadelerini kullandı.
Taştan, yargılamanın yenilenmesiyle neredeyse tüm Hizbullah hükümlülerinin serbest kaldığını belirterek, “Bunların bir kısmı da CMK’da yapılan değişiklikle uzun yargılama nedeniyle tahliye olup sırra kadem bastılar. Üstelik bunlar, örgütün yönetim kademesinde yer alan kişilerdi. Ne oldu? Bunlar hakkındaki yakalama kararları infaz edilebildi mi? Hayır. Çünkü hepsi kaçtı” dedi.
Yargı Süreci ve Ceza İnfazı Üzerine Yorumlar
Mehmet Taştan, Gaffar Okkan suikastının faillerine verdikleri ağırlaştırılmış müebbet cezalarının Yargıtay tarafından onandığını vurguladı. “Cinayet delillerini bizler sabahlara kadar tartıştık, binlerce sayfa gerekçeli karar yazarak her cinayetin ayrı ayrı değerlendirmesini yaptık. Anayasal düzeni silah zoruyla yıkarak yerine şeriat esaslarına dayalı İran modeli bir Kürt İslam devleti kurmak amacıyla vahim nitelikte eylemlerde bulunmak suçundan verdiğimiz mahkûmiyet kararları usul ve yasaya uygun görülerek onandı” şeklinde konuştu.
Yargıç, CMK 311. Maddesi’nin yeniden yargılama koşullarını belirlediğini hatırlatarak, “Sonuç ceza değişmeyecekse yeniden yargılama kararı alınsa bile infaz durdurulup tahliye kararı verilemez. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası almış kişi hakkında eğer çok güçlü somut, davanın esasını etkileyecek düzeyde yeni deliller ortaya çıkmışsa ve sanığın beraat etme ihtimali kaçınılmaz olursa o zaman infaz durdurma verilebilir” dedi.
Metiner’in Açıklamaları ve Tepkiler
Mehmet Metiner’in tepki çeken açıklamaları ise dikkat çekti. Metiner, “Hizbullah’ı en iyi ben tanırım. Öldürülen lideri dostumdu, arkadaşımdı. Bütün lider kadrosuna dayanıncaya kadar hepsini tanırım. Yaptığı eylemi ve mantığını hiçbir şekilde savunmam. Peki, Hizbullah nedir? PKK’nın bölgede hâkimiyet kurmaya çalıştığı dönemde ‘Ya bize itaat edersiniz ya bölgeyi terk eder gidersiniz’ dedikleri dönemde Hizbullah da ‘Ben buradayım gitmiyorum bedeli ne olursa olsun’ dedi” ifadelerini kullandı.
Metiner, “Devletle asla savaş halinde olmamıştır. PKK’ya sağladığımız bu şansı Hizbullah’tan neden esirgeyelim?” diyerek, Hizbullah’ın devletle olan ilişkisini sorguladı. Ayrıca, “Bugün Hizbullah devletle savaş halinde değil ama PKK savaş halinde. Dolayısıyla HÜDA PAR Hizbullah’ın partisi değil. Velev ki partisi olsa devletle savaş halinde olan bir örgüt değil” şeklinde konuştu.
Bu tartışmalar, Türkiye’nin terörle mücadelesi ve yargı süreçleri üzerinde derin etkiler yaratmaya devam ediyor.