1. Haberler
  2. Gündem
  3. Atatürk’ü Anlamak ve Günümüz Türkiye’si

Atatürk’ü Anlamak ve Günümüz Türkiye’si

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Atatürk’ü Anlamak ve Günümüz Türkiye’si

86 yıl sonra geriye dönüp baktığımızda, Atatürk’ü anmaktan çok, onu anlamaya yönelik ihtiyacımız her şeyden daha önemlidir. Egemenliği Türk milletinin elinden aldılar; hem de Türk milletinin çoğunluğuna onaylatarak yaptılar bunu. Adına Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi dediler. Ardından, millete ait olan egemenliği almak yetmez, onu çoğunluk olmaktan da çıkarmak gerekir dediler. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını can evinden vurdular. Hırsız içeriden olunca, kapı zaten kilit tutmayacaktı.

Din kardeşlerimiz dediler, Türkiye büyük bir ülkedir, büyük bir nüfus gerekir dediler. Milyonlarca soyu sopu belirsiz insan, bizi çırak çıkarmaktadır. Açıkça Türk’ün vatanını kesip biçmenin en kurnaz yöntemlerini uyguluyorlar. Ne hürriyet kalacak geride ne de Cumhuriyet.

‘Terrorist Başını Meclis’e Davet Eden Delirmişlik’

Bugün ağır ateşte pişirdikleri şeyin özünde, eş başkanı olmakla gurur duydukları Büyük Orta Doğu Projesinin bu safhasında normalleşmeden, yeni anayasaya, devletin ülkesi ve milleti olmaz hadsizliğinden, terörist başını Meclis’e davet eden delirmişliğe kadar olan her şey, sınırlarımızın hemen dibinde ABD, İngiltere ve İsrail’in talimatlarıyla iki sipariş devletin hamiliğini yaptırma planlarıyla ilgilidir. İçeriye Misak-ı Milli, dışarıya da tekmil vererek yapacakları değnekçiliği daha şimdiden üstün hizmet madalyası gibi yakalarına takmış anlatıyorlar. İşte buna da Büyük Türkiye diyorlar. Bunların ağzından büyük sıfatını duyduğunuzda bilin ki Türkiye küçülmektedir.

İstiklal ve Cumhuriyetin Kaybı

101 yıl önce bize armağan edilmiş istiklal ve cumhuriyetimizi kaybetmek üzereyiz. Bizi devletsiz ve vatansız kılmak için durmadan çalışan bu iktidar çetesini alt edemezsek, onun yarattığı problemleri çözecek mertebeye de erişemeyiz. Burada da büyük Atatürk’ün yaptığı uyarıyı anlamakla yükümlüyüz. Türk milleti çalışkandır, zekidir, ve birlik ve beraberlik içinde güçlükleri yenmesini bilmiştir. Türk milletinin elinde tuttuğu meşale, müsbet ilimdir. Kanımız ve ceddimiz bölünmez bir bütündür. İşte muhtaç olduğumuz kudretin gerçek özü de buradadır.

‘Biz Başboş Değiliz’

Aşmamız gereken bir önceliklendirme sorunu, bir bilinç sorunu bulunmaktadır. Bütün belaları def etmenin yolu vardır. Türk milletinin başına kendisini kayyum olarak atayan saraydaki zattan Türk devletini kayıtsız ve şartsız geri almaktır. Türk vatandaşlığını etnik bir kimlik gibi yeniden inşa etmeye çalışıyorlar. Bu hal normal değildir. Yüreğinde vatan ve millet sevgisi yatan vatandaşlarımıza sesleniyorum. Biz başıboş değiliz, biz dünyanın dört bir yanında devletler kurmuş bir milletiz. Bizi devletsiz ve vatansız kılmaya çalışan iktidar çetesini alt edemezsek, bu yıkım çalışmasını kaybetmiş oluruz.

‘Karşımızda Şeytanla Aşık Atanlar Var’

Yüz defa düşünüp bir kere hareket etmeliyiz; karşımızda şeytanla aşık atanlar bulunmaktadır. İstiklali düşünürken izmihal tuzağına düşmemeliyiz. Aşmamız gereken bir bilinç problemi vardır. Bunun tek yolu, bu istibdat rejimini ortadan kaldırmaktır. Saray iktidarı, başarısızlıklarla dolu bir iktidardır. Milletimize verdiği hiçbir sözü yerine getirmemiştir. AKP, özellikle çalışma hayatını tüm emekçiler ve işçiler için çekilmez hale getirmiştir.

İzmir’deki 5 Çocuğumuzun Ölmesi İktidar Vicdansızlığındadır

Sosyal devlet kavramı, en çok bu iktidar döneminde zarar görmüştür. İzmir’deki yangında 5 çocuğumuzun ölmesinin sebebi de bundandır. Saray iktidarı, başarısızlıklarını yalanla ve riyakarlıkla örtmeye çalışan bir iktidardır. Bu iktidar, bu ucube sisteme geçtiğinden beri hiçbir hedefi tutturamamış, hiçbir öngörüsü gerçekleşmemiş, hiçbir vaadini gerçekleştirememiştir. Konserve dağıtarak yoksulluk idare edilmektedir. İzmir’de 5 çocuğumuzun ölmesi de ondandır. Çocuklarına bir lokma emek parası çıkarmaya çalışan o anneyi gece vakti hurdalıklara gönderen çaresizlik, böylesi bir vicdansızlığın iktidarda bulunmasından kaynaklıdır.

Asgari Ücret En Az 28 Bin Lira Olmalıdır

Yerel ve milli ekonomist Sayın Erdoğan ve yamağı ‘vergimatik’ Mehmet, yıl sonuna gelindiğinde ağızlarındaki baklayı çıkarmaya başladılar. Bu beylere göre, ülkemizdeki enflasyonun sebebi, ücret ve maaşların yüksekliğiymiş. Ücret ve maaşların yüksekliği, enflasyonun sebebiymiş. Bu baklayı ağızlarından çıkarıp densizce ortaya koymak, Merkez Bankası Başkanına nasip olmuştur. Asgari ücreti belirlerken, maaşların artış oranı gerçekleşen enflasyon oranını değil, gelecek yıl için hedeflenen enflasyon oranı düşünülerek belirlenmeliymiş.

İktidarın işçi ve emekçi düşmanı bu yaklaşımının ne kadar şeytani bir plan olduğunu daha net anlamak için geriye gidelim biraz. Geçtiğimiz yıllarda hedeflenen enflasyon esas alınsaydı, bugünkü asgari ücret acaba kaç para olacaktı? 2006 itibarıyla bu yöntem uygulansaydı, asgari ücret bugün sadece 1875 TL olabilirdi. 2019’dan itibaren yapılsaydı, bugün asgari ücret 4100 lira olacaktı.

Bugün 17 bin liralık asgari ücretin mahkum ettiği, adına yaşamak denirse, yaşam standardını düşünürsek varın gerisini siz hesap edin. 2025 yılının Temmuz ayında da artırılması koşuluyla asgari ücret en az 28 bin lira olmalıdır.

Kaynak: Sözcü

Atatürk’ü Anlamak ve Günümüz Türkiye’si
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Haber Sunum ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!