Marco Rubio: Türkiye’nin Geleceği Üzerindeki Etkisi
ABD Başkanı olarak seçilen Donald Trump, yeni kabinesinin Dışişleri Bakanı olarak Marco Rubio’yu resmen duyurdu. Rubio’nun sosyal medya üzerinden yaptığı açıklama ile bu durum kamuoyuna yansıdı. Rubio’nun dikkat çekici bir siyasi kariyeri bulunuyor; ancak Türkiye ile ilgili görüşleri, ABD’nin gelecekteki ikili ilişkilerini zorlayabilir. Peki, bu “şahin” senatör Rubio kimdir?
TRUMP KABİNESİNDE BİR GÖÇMEN ÇOCUĞU
1971 yılında Florida’nın Miami şehrinde, Küba göçmeni bir ailede dünyaya gelen Marco Rubio, Miami Üniversitesi’nde hukuk eğitimi aldı. Siyasi kariyerine 1998 yılında Batı Miami’nin Komisyon üyesi olarak başlayan Rubio, hızla yükselerek 2000 yılında Florida Temsilciler Meclisi’ne seçildi. 2006 yılında bu meclisin başkanlığına terfi eden Rubio, 2010 yılında Florida eyaleti Senatörü olarak seçilerek doğduğu eyaleti temsil etmeye başladı. Ailesinin geçmişinin etkisiyle özellikle Latin Amerika ile ilgili dış politika konularına karşı duyarlılığı arttı. 2015 yılında başkanlık yarışına katılan Rubio, sürecin sonunda Donald Trump’a destek vererek ekibine katıldı. 2016-2020 yılları arasında Trump yönetiminde danışmanlık yaptı. Latin Amerika ile olan ilişkileri onu “ABD’nin fiili Latin Amerika Dışişleri Bakanı” unvanına taşıdı.
İSTİHBARAT ONDAN SORULUR
2020-2024 döneminde Rubio, Senato İstihbarat Komitesi’nde önemli roller üstlendi. Bu süreçte, özellikle Çin ve Rusya’dan gelen tehditlere karşı istihbarat ve siber güvenlik alanında kaynak artırılması gerektiğini savundu. Ayrıca, Biden yönetiminin sınır güvenliği politikalarını ve COVID-19 krizinde yapılan hükümet harcamalarını eleştirdi. Dış politikada, ABD’nin güçlü bir uluslararası varlık sergilemesi gerektiğini vurguladı ve Tayvan ile Ukrayna gibi müttefiklerle iş birliğinin önemine dikkat çekti.
TÜRKİYE’NİN İÇİNE DE DIŞINA DA KARŞI
Marco Rubio, Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde otoriter bir yönetim anlayışına kaydığını ifade ediyor. Erdoğan hükümetinin insan hakları ihlalleri konusunda ısrarcı olan Rubio, “Türkiye’deki demokratik kurumların zayıfladığını” belirterek NATO’nun uyumunu bozduğunu ve ortak değerleri zayıflattığını savunuyor. Mayıs 2017’de Senatör Bob Menendez ile birlikte Trump’a, Erdoğan ile insan hakları ihlalleri konularını görüşmesi çağrısında bulundu. Rubio, “Eğer Türkiye, bir ABD müttefiki olarak muamele görmek istiyorsa, öyle davranması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
RUBİO’NUN ‘TÜRKİYE YAPTIRIMI’ DİLEKÇESİ
Rubio, Türkiye’nin Rusya’dan S-400 füze savunma sistemleri satın almasını da kınadı ve bu durumun NATO güvenliği açısından tehlike arz ettiğini belirtti. S-400’lerin alımının ittifakın savunma yapısını zayıflattığını öne süren Rubio, ABD’nin Türkiye’ye yaptırım uygulaması gerektiğini savundu. Ayrıca, Türkiye’nin Azerbaycan’a Karabağ bölgesinde askeri yardım sağlamasını da eleştirdi. 2021 yılında, Biden’a iki partiden senatörlerin de imzaladığı bir dilekçe sunarak bu konulara dikkat çekti.
YPG DESTEKÇİSİ
Rubio, Türkiye’nin ABD destekli YPG’ye yönelik Suriye’deki askeri operasyonlarını eleştirerek, bu adımların bölgesel istikrara ve terörle mücadele çabalarına zarar verdiğini vurguladı. Türkiye’nin izlediği dış politikanın ABD’nin çıkarları ve NATO taahhütleri ile çeliştiğini düşünen Rubio, ABD-Türkiye ilişkilerinin dengeli bir şekilde yürütülmesi gerektiğini ifade ediyor. Ancak bu dengenin Türkiye’nin tutumları nedeniyle sürekli bozulduğunu belirtiyor. Türkiye’nin stratejik önemini kabul eden Rubio, ABD’nin Türkiye’ye vereceği desteğin ‘demokratik ilkelere bağlılık ve NATO hedeflerine uyum şartına bağlı olması gerektiğini’ savunuyor. Ayrıca, ABD’nin Türkiye’deki askeri varlığını yeniden değerlendirmesi gerektiğini ve bu kaynakların ABD çıkarları ile daha uyumlu ülkelerde kullanılabileceğini öne sürdü.
