KOAH ve Erken Tanının Önemi
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Dr. Suat Seren Göğüs Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim Araştırma Hastanesi’nde görevli Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Gülistan Karadeniz, her yıl dünyada yaklaşık 3 milyon insanın Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH) nedeniyle hayatını kaybettiğini vurguladı. Türkiye’de ise KOAH hastalığına yakalanma oranı kadınlarda %7 ile %8 arasında, erkeklerde ise %12 civarında daha fazla bir görünüm sergiliyor. Prof. Dr. Karadeniz, KOAH’ın en önemli risk faktörünün tütün kullanımı olduğunu, bunun yanı sıra bireylerin anne karnından itibaren maruz kaldığı çevresel ve genetik faktörlerin de hastalığın gelişiminde etkili olduğunu belirtti.
‘Erken Tanı ve Tedavi Hayat Kurtarıcıdır’
KOAH teşhisi konulduktan sonra geri dönüşün olmadığını ifade eden Prof. Dr. Karadeniz, “Bu hastalık, ilerleyici nefes darlığı ve solunum yetmezliği ile karakterizedir. 2002 yılından bu yana 20 Kasım, Dünya KOAH Günü olarak kutlanmakta. Bu yılki tema ise ‘Akciğer fonksiyonunuzu bilin’ olarak belirlenmiştir. Özellikle 50 yaş ve üzeri, sigara kullanan, mesleksel ve çevresel maruziyet yaşayan kişiler ile ailede KOAH öyküsü bulunan bireylerin, bir göğüs hastalıkları uzmanına başvurarak akciğer fonksiyonlarını ölçtürmeleri önerilmektedir. Her hastalıkta olduğu gibi erken tanı ve tedavi, KOAH için de hayati önem taşımaktadır. Çünkü KOAH alevlenmeleri, hastalığın ilerlemesine yol açarak akciğer fonksiyonlarının düşmesine neden olmaktadır. Bu yüzden nefes açıcı yöntemler ve diğer tedavi yöntemlerinin erken dönemde uygulanması büyük önem taşımaktadır.” dedi.
‘Nefes Darlığına Dikkat Edin’
Prof. Dr. Karadeniz, KOAH hastaları için koruyucu önlemler arasında aşılama yapmanın da önemli olduğunu belirtti. “Grip, zatürre, solunum yolu virüsleri, zona ve boğmaca aşılarını öneriyoruz. Bunun yanı sıra KOAH hastalarının düzenli olarak spor yapması, hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak açısından önemli bir tedavi şeklidir. KOAH hastalarının, en geç 3 ayda bir göğüs hastalıkları uzmanları tarafından kontrollerinin yapılmasını öneriyoruz. Ayrıca, KOAH olmayan ve 50 yaş üzeri sigara içen bireylerin de bir solunum fonksiyon testi ve akciğer grafisi yaptırmalarını tavsiye ediyoruz.” diye ekledi.
- Sağlıklı beslenme alışkanlıkları geliştirmek,
- Düzenli uyku düzenine sahip olmak,
- Günlük aktif yaşamı sürdürmek ve spor yapmak,
- Kendi yaş aralıklarına uygun aşılamaları düzenli şekilde yaptırmak,
- Çevresel kimyasallara ve toz vericilere maruz kalmaktan kaçınmak.
KOAH’ın semptomları arasında nefes darlığı, öksürük ve balgam bulunmaktadır. Ancak erken dönemdeki en yaygın belirti, eforla ortaya çıkan nefes darlığıdır. Örneğin, bir kişi merdiven çıkarken ya da yokuş yukarı yürürken nefes almakta zorluk çekiyorsa, bu KOAH belirtisi olabilir. Birçok hasta, nefes darlığını sigara içmeye veya yaşa atfederek doktora başvurmayı geciktirmektedir. Bu sebeple, yokuş veya merdiven çıkarken yaşanan nefes darlığı bizim için kritik bir belirti. Düz yolda nefes darlığı yaşıyor ya da dinlenme ihtiyacı hissediyorsa, bu ciddi bir solunum semptomudur. Hastalık ilerlediğinde solunum yetmezliği gelişmekte ve bu durum, hastaların basınçlı hava besleyici cihazlara ihtiyaç duymasına neden olmaktadır.” şeklinde konuştu.
‘KOAH ile Yaşamak Zor’
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Dr. Suat Seren Göğüs Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim Araştırma Hastanesi’nde KOAH tedavisi gören 78 yaşındaki Mustafa Kaya, “5 yıldır KOAH hastasıyım. Yolda yürüyemiyorum, merdiven çıkmakta zorlanıyorum ve en küçük bir nefes almak bile benim için büyük bir mücadele. Kalbim duracak gibi hissediyorum. Hastalığımın en büyük sebebi sigara; 70 yıldır içiyorum. Sigaraya erken başlamak, hayatımda yaptığım en büyük hata oldu. Geçen yıl 15 gün yoğun bakımda kaldım. Bu yıl ise hastanede 12. günümdeyim ve dün yoğun bakımdan çıktım. KOAH hastası olmak, yarı ölü olmak demektir. Günlük yaşantımda hiçbir şey yapamıyorum, ne kendimle ne de ailemle vakit geçirebiliyorum. Hayatımı, basınçlı hava besleyici cihazlara bağımlı olarak sürdürmek zorundayım. Şu an hastanedeyim ama evde de bu cihazlar var. Taburcu olduktan sonra evde de bu cihazlarla yaşamaya devam edeceğim. Dışarıya çıkmakta büyük zorluk çekiyorum. Özellikle gençlere sigara içmemelerini tavsiye ediyorum. Okula giden çocukların elinde sigara görmek beni derinden üzüyor. Onlara, sigara içmek yerine spor yapmaları ve kendilerine erken yaşlardan itibaren iyi bakmaları gerektiğini söylüyorum.” şeklinde duygularını ifade etti.
Kaynak: Sözcü