Muğla’da Öğrenci Eylemleri ve Şerzan Kurt’un Ölümü
12 Mayıs 2010 tarihinde Muğla’da gerçekleşen öğrenci eylemleri sırasında, Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü ikinci sınıf öğrencisi Şerzan Kurt, bir polis memuru tarafından tabanca ile omzundan vuruldu. Olayın ardından acil olarak İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne kaldırılan Kurt, tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetti. Kurt’u vurduğu iddia edilen Muğla Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube’de görevli polis memuru Gültekin Şahin, tutuklandı ve hakkında Muğla Ağır Ceza Mahkemesi’nde ‘olası kasıtla nitelikli adam öldürme’ suçundan dava açıldı.
Mahkeme, güvenlik endişeleri nedeniyle davanın Eskişehir’de görülmesine karar verdi. Eskişehir 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde gerçekleştirilen duruşmalarda, sanığa verilen 8 yıl, 16 yıl ve 7 yıl 6 aylık hapis cezaları, Yargıtay tarafından 3 kez bozularak geri gönderildi. Şerzan Kurt’un ölümüne ilişkin dava, 4’üncü kez Eskişehir 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başladı. Duruşmaya, tutuksuz sanık ve emekli polis memuru Gültekin Şahin, taraf avukatları ile Şerzan Kurt’un ailesi, bulundukları kentlerden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemiyle (SEGBİS) katıldı.
Duruşmada yeniden savunma yapan Gültekin Şahin, Kurt’un aile avukatlarının mahkeme heyetini yanıltmak için çeşitli ifadelerde bulunduğunu ileri sürerek, 14 yıldır mağdur olduğunu ve 6 yıl boyunca suçsuz yere cezaevinde hapis yattığını savundu. Şerzan Kurt’un babası Ömer Kurt ise 34 yıl öğretmenlik yaptığını belirterek, “Sanığın ruh halini gördüm. O, karanlık bir çete grubuyla iş birliği yaparak oğlumu hedef seçerek öldürmüştür. Savunma hakkına saygı duyuyorum. Ancak sanık, ifadelerinde ateş ettiği mesafeyi sürekli artırmıştır. Savunması çelişkilidir. Olayın üzerinin örtülmesini kabul etmiyorum. Sanığın en ağır cezayı almasını istiyorum” dedi.
Savcının Talepleri
Duruşmada, davaya ilişkin mütalaa veren mahkeme savcısı, polis memurunun olay esnasında müdahale sınırını aşarak ‘bilinçli taksirli ölüme sebebiyet verme’ suçunu işlediğini belirtti. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun bozma kararı doğrultusunda Gültekin Şahin hakkında 2 yıldan 6 yıla kadar cezalandırılması talep edildi. Mahkeme heyeti, sanığın yurt dışına çıkış yasağının devamına karar vererek duruşmayı kasım ayına erteledi.
Sanık avukatı Erol Halka, duruşma sonrasında gazetecilere yaptığı açıklamada, davanın trajikomik bir hale dönüştüğünü ifade etti. Av. Halka, “Bu durum benim müvekkilim tarafından yapılmadı. Komik bir durum, bu yargılama süreci toplam 14,5 yıldır sürüyor. Şu anda da kasıma ertelendi. Cumhuriyet savcısı, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’ndan gelen mütalaa doğrultusunda ‘bilinçli taksirle ölüme sebebiyet verme’ suçundan dolayı cezalandırılmasını istedi. Toplamda, heyetler tarafından 4 defa dosya gitti, geldi. Başta dava ‘kasten adam öldürme’ suçundan açıldı, ancak bugün ‘bilinçli taksirle ölüme sebebiyet verme’ suçuna dönüşmüş durumda. Müvekkilimin kesinlikle bu suçlamalarda masum olduğunu düşünüyorum. Davada birçok eksik husus var ve bunları duruşma esnasında sayın başkana ve heyete izah ettik. Müvekkilimizin beraatini umuyoruz” şeklinde konuştu.