1. Haberler
  2. Gündem
  3. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un Rektörlerle Buluşma Konuşması

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un Rektörlerle Buluşma Konuşması

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un Rektörlerle Buluşma Programındaki Konuşması

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un Rektörlerle Buluşma Programındaki Konuşması

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde düzenlenen Rektörlerle Buluşma programında önemli açıklamalarda bulundu. Kurtulmuş, “Şimdi çok şükür Türkiye’nin her yerinde üniversitemiz var, her şehrinde üniversitemiz var. Türkiye’de tabir-i caizse bir üniversiteliler ordusu ortaya çıktı.” ifadelerini kullandı.

İşte Numan Kurtulmuş’un konuşmasından satır başları;

Türkiye, yükseköğretim alanında önemli bir mesafe kat etmiştir. Geçmişte üniversiteler yalnızca birkaç büyük şehirle sınırlıydı; İstanbul, Ankara, İzmir ve daha sonra Erzurum, Trabzon, Samsun gibi şehirlerde bulunuyordu. Bu durum, birçok öğrencinin yüksek öğrenim için başka şehirlere göç etmesine neden oluyordu. Ancak günümüzde, Türkiye’nin her köşesinde üniversiteler bulunmaktadır. 208’e ulaşan üniversite sayısıyla birlikte, Türkiye’de adeta bir üniversiteliler ordusu oluşmuştur. Şu anda, 7,5 milyon gencimizin Türkiye’deki üniversitelerde eğitim alıyor olması son derece anlamlı ve değerlidir.

340 BİN YABANCI ÖĞRENCİ VAR

Bu 7,5 milyon öğrenci sayısının yanı sıra, Türkiye’de 340 bine ulaşan yabancı öğrencilerin varlığı da ülkemiz için büyük bir önem taşımaktadır. Bu durum, Türkiye’nin küresel iddialarını gerçekleştirebilmesi açısından oldukça değerlidir. Elde ettiğimiz bu başarıyı asla küçümsememekle birlikte, yeterli görmeden yolumuza devam etmemiz gerekmektedir. Uzun yıllar boyunca eleştirilen bir konu olarak, sayısal anlamda üniversitelerimizin ve eğitimin geldiği nokta oldukça dikkat çekicidir.

Kurtulmuş, “Şimdi müsaadenizle, üniversitelerimizin kalitesinin artırılması ve Türkiye’deki yüksek eğitimin daha ileriye taşınabilmesi için birkaç fikrimi paylaşmak isterim.” diyerek sözlerine devam etti.

İÇ REKABETİN ÖNEMİ

208 üniversite sayısı, aralarında yeni bir rekabetin başlamasını da zorunlu kılıyor. Türkiye’nin üniversiteleri, kendi içlerinde, bölümleri ve fakülteleriyle birlikte rekabet ederek seviyelerini yukarı çıkarmak için büyük bir çaba harcamalıdır. Dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi, her üniversitenin kalitesi farklılık göstermektedir. Örneğin, ABD’de 6000’den fazla üniversite bulunmaktadır; ancak bunların hepsinin en üst seviyede olmadığı anlaşılmaktadır. Üniversitelerin yükselmesini sağlayan en önemli unsur, rekabetin kendisidir. Öncelikle iç rekabetin teşvik edilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda, Türkiye’deki 208 üniversitenin tüm bölümleri ve fakülteleri arasında sağlıklı bir yarış ortamının oluşması büyük bir önem taşımaktadır.

ULUSLARARASILAŞMA VE İŞBİRLİĞİ

Bir diğer önemli husus, üniversitelerimizin uluslararasılaşmasıdır. Sadece kendi şehirleriyle sınırlı kalmamalı, üniversitelerimiz gerek öğretim üyeleri, gerekse öğrencileriyle uluslararası üniversite çevrelerine entegre olmalıdır. Bu bağlamda, yazılacak makaleler, yapılacak araştırmalar ve diğer üniversitelerle işbirlikleri, öğrenci ve öğretim üyesi değişim programları aracılığıyla sağlanmalıdır. Bu alanda, işbirliklerinin artırılması için tüm imkanlarımızı seferber etmeliyiz. Devletimizin tüm kurumlarıyla, TÜBİTAK’tan TÜBAS’a kadar, bu anlamdaki akademik işbirliklerini teşvik etmek için gerekli kaynaklarımız mevcuttur.

AKADEMİK ÇALIŞMA İÇİN İMKANLAR

Ben de siyasetçi olmama rağmen, üniversiteleri yakından takip eden birisi olarak, Türkiye’nin en uzak köşesindeki bir üniversitede araştırma yapmak isteyen bir öğretim elemanının “imkanım yok” dememesi gerektiğini düşünüyorum. Her türlü akademik çalışma için gerekli imkanların mevcut olduğunu belirtmek isterim. Ayrıca, yüksek teknolojilerin üretilmesinde üniversitelerin rolü de büyük bir önem taşımaktadır. Üniversitelerimiz, yüksek teknoloji alanında sanayi ile işbirliği yaparak bu alandaki üretim kapasitelerini artırmak zorundadır. Gittiğimiz üniversitelerde sunulan yüksek teknoloji imkanlarını görmekteyim ve bu durumdan memnuniyet duyuyorum.

ÜNİVERSİTELERİN TOPLUMSAL SORUMLULUĞU

Aynı zamanda, üniversitelerin toplumsallaşması da büyük bir önem arz etmektedir. Yıllar boyunca eleştirdiğim bir konu, özellikle şehir üniversitelerinin, bulunduğu şehrin sosyal yapısından uzak kalması ve şehirle bütünleşmemiş olmalarıydı. Ancak zamanla bunun telafi edilmeye başlandığını görmekteyiz. Türkiye genelindeki üniversiteler, şehirleriyle daha fazla bütünleşme çabası içerisine girmiştir. Ancak bu yeterli değildir; üniversitelerin şehirle bütünleşerek, şehir sorunlarını çözebilecek yetkinlikte olmaları gerekmektedir. Bu bağlamda, her bir üniversitemizin önemli sorumlulukları bulunmaktadır.

DEĞER ÜRETEN KURUMLAR OLMAK

Üniversiteler, yalnızca bilgi üretmekle kalmamalı, aynı zamanda değer üreten kurumlar haline gelmelidir. Günümüzde bilgiye ulaşmanın fiziksel bir mekana gitmeyi gerektirmediği bir çağda, üniversitelerin görevi, gençlere bilimsel bilgiyi öğretmekle sınırlı kalmamalıdır. Bilgi teknolojilerinin sağladığı imkanlarla, gençlerimize değer üretiminin nasıl olabileceğini ve toplumu inşa eden değerlerin önemini anlatmalıyız. Bugünün en büyük sorunlarından biri, bilgi üretiminin değersiz bir ortamda gerçekleşmesidir. Bu nedenle, üniversitelerin gençlerimizi ahlak, vicdan, adalet gibi insani değerler çerçevesinde yetiştirmesi elzemdir.

DEĞERLERİN ÖNEMİ

Bugün, toplumda yaşanan birçok insan yapımı felaketin arkasındaki neden, değerler sisteminden uzak bir bilgi üretiminin sonucudur. Örneğin, İsrail’in bir cevabının ölçülü olması için kaç masum insanın daha hayatını kaybetmesi gerekmektedir? Bu tür durumlar, hangi değerlerle açıklanabilir? Dolayısıyla, üniversitelerimizin gençlerimizi değerler çerçevesinde yetiştirmesi, insanlığa yararlı olacak bilgiyi üretmelerini sağlayacaktır. Bu şekilde, üniversite sistemimizin temel direklerinden birinin değerler eğitimi olması gerektiği kanaatindeyim.

BİLİM, TEKNOLOJİ, KÜLTÜR VE SANAT DENGESİ

Değerlerin önemi vurgulanırken, her medeniyetin kendi perspektifinden dünyaya bakış açısının medeniyetin değerlerini oluşturduğunu unutmamalıyız. Bizim büyük medeniyetimizin temel ortak özelliklerinden biri denge fikridir. Bilim ve teknoloji ile kültür ve sanat arasındaki dengeyi kurabilmek, büyük medeniyetlerimizin en temel özelliklerinden biridir. Bilim ve teknolojinin tek başına geliştiği, ancak kültür ve sanatın geri planda bırakıldığı hiçbir büyük medeniyet yoktur.

Sonuç olarak, bireysel fayda ile toplumsal yarar arasındaki dengeyi kurmak, toplumlarımızda büyük bir dayanışma, birlik ve beraberlik ruhunu ortaya çıkarmıştır. Bu dengeyi sağlamak, medeniyetimizin yükselişinin temelini oluşturmaktadır.

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un Rektörlerle Buluşma Konuşması
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Haber Sunum ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!