ABD Ekonomisinde Yumuşak İniş Senaryosu
Son dönemde ABD’de açıklanan ekonomik veriler, enflasyonun yavaşladığını ve büyümenin sürdüğünü gösteriyor. Bu durum, ülke ekonomisi için “yumuşak iniş” senaryosunun güçlenmesine katkı sağlıyor. Ancak, ABD Merkez Bankası (Fed), enflasyon ile mücadelede nasıl bir yol izleyeceği konusunda hâlâ belirsizlikler taşıyor. Özellikle jeopolitik gerilimler ve yaklaşan başkanlık seçimleri, yumuşak iniş senaryosunu tehdit eden unsurlar arasında yer alıyor.
Yumuşak İniş Nedir?
Yumuşak iniş terimi, genellikle bir uçağın güvenli bir şekilde yere iniş yapmasını ifade ederken, ekonomik bağlamda da benzer bir anlam taşır. Bu terim, bir ekonominin para politikası sıkılaştırması sonucunda resesyona gitmeden, enflasyonu kontrol altına alarak soğutulması sürecini anlatır. Yumuşak inişin resmi bir tanımı olmamakla birlikte, genel olarak aşırı ısınmış bir ekonominin, enflasyon risklerini azaltarak, işsizlik ve Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) büyümesini olumsuz etkilemeden yavaşlatılması anlamına gelir. Eğer bir merkez bankası, enflasyonu düşürmek için faiz oranlarını artırır ve bu süreçte işsizlik büyük ölçüde artmazsa, bu durum yumuşak iniş olarak değerlendirilir. Ancak, faiz artışları resesyona ve yüksek işsizlik oranlarına yol açarsa, bu durum sert iniş olarak adlandırılır.
Sert ve Yumuşak İniş Örnekleri
- Sert İniş: ABD’de 1980’lerin başında yaşanan ekonomik daralma ve yüksek işsizlik, sert inişin bir örneği olarak kabul edilir. Fed Başkanı Paul Volcker, 1979’da enflasyonla mücadele için faiz oranlarını %19’un üzerine çıkarmış ve bu durum 1981-1982 yılları arasında ülkeyi derin bir resesyona sürüklemiştir.
- Yumuşak İniş: 1990’ların ortalarında ise Fed’in parasal sıkılaştırma adımları, güçlü bir iş gücü piyasası ile resesyon yaşanmadan yumuşak iniş olarak nitelendirilmiştir. Fed Başkanı Alan Greenspan’in liderliğindeki bu dönemde işsizlik oranı düşmüş ve enflasyon kontrol altına alınmıştır.
Bir Numara Göstergesi: İşsizlik Oranı
Ekonomistler, Fed’in yumuşak iniş gerçekleştirme olasılığını değerlendirirken, iş gücü piyasasının gücünü göz önünde bulunduruyor. İşsizlik oranı, bu değerlendirmede en önemli gösterge olarak öne çıkıyor. Bunun yanı sıra, iş gücüne katılım oranı, açık iş sayısı ve ortalama çalışma saatleri gibi veriler de ekonominin durumunu anlamak için inceleniyor. Ayrıca, reel GSYH büyümesi de resesyon olup olmadığını belirlemek için önemli bir gösterge olarak dikkate alınıyor.
İşsizlik Oranı Tarihsel Ortalama Altında
Kovid-19 salgını sırasında, ABD’de işsizlik oranı Nisan 2020’de %14,8 ile tarihi bir zirveye ulaştı. Ancak, ekonominin yeniden açılmasıyla birlikte işsizlik oranı kademeli olarak azaldı ve Mayıs 2021 itibarıyla %6’nın altına düştü. Fed’in 2022’de başlattığı sıkılaştırma adımlarına rağmen iş gücü piyasası bir süre gücünü korudu. Ancak bu yılın Mart ayından itibaren işsizlik oranı artış göstermeye başladı ve Temmuz 2024’te %4,3 ile son üç yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Yine de, işsizlik oranı tarihsel ortalamaların altında kalmaya devam etti.
Ekonomik Büyüme İvme Kaybına Rağmen Sürüyor
Küresel ekonomik krizin ardından yalnızca Kovid-19 salgını döneminde küçülen ABD ekonomisi, Fed’in sıkılaştırma adımlarına rağmen ivme kaybetti. 2020’de %2,2 küçülen ekonomi, 2021’de %6,1 büyüme kaydetti. 2022’de ise baz etkisi ve faiz artırımları ile büyüme %2,5’e geriledi. 2024’ün ikinci çeyreğinde ise %3 oranında bir büyüme gerçekleşti.
Enflasyon Yavaşlamaya Devam Ediyor
Fed, Eylül ayında politika faizinde 4 yıl aradan sonra ilk kez indirime giderek enflasyonla mücadelesine devam ediyor. Kovid-19 salgını sırasında yaşanan kısıtlamaların ardından, tedarik zincirinde meydana gelen aksaklıklar ve mali teşvikler, enflasyonu 2021’de artırdı. Haziran 2022’de enflasyon, yıllık bazda %9 ile 1981’den bu yana en yüksek seviyeye ulaştı. Ancak, Fed’in sıkı para politikası ile enflasyon yavaşladı ve Eylül ayında %2,4 olarak kaydedildi.
Bilanço Verileri Yumuşak İnişi Destekliyor
Ekim ayının ikinci haftasında büyük bankaların finansal sonuçlarını açıklamasıyla başlayan bilanço sezonu, piyasalardaki “yumuşak iniş” iyimserliğini artırdı. Goldman Sachs ve Morgan Stanley’nin net karları, geçen yılın aynı dönemine göre artarken, JPMorgan Chase, Wells Fargo, Bank of America ve Citigroup’un net karları da beklentilerin üzerinde gerçekleşti. Banka yöneticilerinin açıklamaları, ABD ekonomisinin hem tüketiciler hem de büyük şirketler için güçlü kalmaya devam ettiğini ve sonuçların yumuşak inişle uyumlu olduğunu gösteriyor. Ancak, bazı analistler Orta Doğu’daki çatışmalar ve Kasım ayındaki başkanlık seçimleri gibi belirsizliklerin bu iyimserliği tehdit edebileceğini belirtiyor.