ABD’nin 47. Başkanlık Seçimi ve Türkiye’nin Beklentileri
Geçtiğimiz hafta, Amerika Birleşik Devletleri 47. Başkanını seçti. Donald Trump, İsrail’in sıkı destekçisi bir kabine ile tekrar göreve dönmeye hazırlanıyor. Bu bağlamda, Türkiye’nin Trump’tan ne tür beklentileri olduğunu ele aldık. YPG’ye desteğin kesilmesi, F-35’lerin Türkiye’ye verilmesi ve İsrail’in etkisinin azaltılması gibi konular öne çıkıyor. Ancak ABD’nin Türkiye’den ne talep edeceği merak konusu. Bu soruları, çeşitli Amerikan ve İngiliz üniversitelerinde konuk öğretim üyeliği yapmış, Bilgi Üniversitesi Rektörlüğü, Siyasi İlimler Türk Derneği Başkanlığı, Uluslararası Siyasi Bilimler Derneği Başkan Yardımcılığı ve Dünya Kongresi Başkanlığı gibi önemli görevlerde bulunmuş uzman bir isim olan Emeritus Prof. İlter Turan’a sorduk.
Trump Kabinesinin Tecrübesizliği Üzerine
Trump kabinesinin bu kadar tecrübesiz isimlerden oluşmasını nasıl yorumlarsınız?
Trump, şu ana kadar yaptığı açıklamalarla Amerika’nın “müesses nizamını” değiştirmeyi hedeflediğini ifade ediyor. Bu hedefe ulaşmak için, mevcut düzenin temsilcisi olan kişileri görevlendirmesi beklenemezdi. Bu nedenle, kabinesini nizam karşıtı bir havuzdan oluşturdu. Bu durumun şaşırtıcı olmadığını düşünüyorum. Ancak Trump yönetiminin iki önemli sorunla karşılaşması muhtemel. İlk olarak, kabinedeki kişilerin yönetim tecrübesinin yetersiz olması ve donanımlı olmamaları. Senato’da atanmaları onaylansa bile, yapmak istediklerini gerçekleştirmekte güçlük çekecekler. İkinci ve belki daha önemli olan mesele ise, mevcut düzenin bu kişilere direnecek olması ve başarısız olmaları için çaba göstereceği gerçeği. Bu nedenle, Trump kabinesinin başarı şansının pek yüksek olduğunu düşünmüyorum.
Netanyahu Destekçileri ve Gelecek Senaryoları
Kabinenin neredeyse tamamı Netanyahu destekçisi ve İran karşıtı. Bunu gelecek günler için nasıl okumalıyız?
Kabinenin tamamı Netanyahu destekçisi, ancak daha da önemlisi, Trump’a olan şahsi sadakatleriyle öne çıkıyorlar. Trump, Orta Doğu’da barışı tesis edeceğini ve çatışmaları sona erdireceğini iddia ediyor. İlk döneminde de bu yönde bazı adımlar attı. Dolayısıyla, Netanyahu’dan mücadelesini bir an önce sonlandırmasını isteyecektir. Netanyahu’nun da bu durumun farkında olduğunu düşünüyorum; Lübnan’daki işlerini tamamlayıp ateşkes sağlamak için acele edecektir. Trump, Araplarla İsrail arasında barış sağlama çabalarını sürdürecek ve bu amaçla İsrail’in kendisine yardımcı olmasını talep edecektir. İran’a gelince, burada tahmin yapmak zor. İran’ın içindeki zaaflar nedeniyle bir mücadeleye girmek istemediği aşikâr. Bazı söylentilere göre, Elon Musk, İranlılarla görüşmelere başlamış bile. Belki de bir uzlaşma zemini bulabilirler.
Türkiye-ABD İlişkileri Üzerine Öngörüler
Türkiye, kabineyi gördüğünde hayal kırıklığına uğradı. Türkiye karşıtı ve İslamofobik isimler bir arada. Türkiye ile Amerika arasındaki ilişkilerin nasıl bir seyir izlemesini öngörüyorsunuz?
Türkiye’de, Trump’ın birinci döneminde ilişkilerin iyi olduğu yönünde yanlış bir izlenim var. S-400 alımı nedeniyle F-35 projesinden dışlanmamız, bu uçakların Türkiye’ye verilmemesi ve CAATSA yaptırımlarının uygulanması gibi gelişmeler, bu dönemde yaşandı. Ayrıca, Amerika’nın Suriye’den çekilmemesi ve YPG’yi sağlam bir ortak olarak seçmesi de o döneme rastladı. Türkiye’nin Suriye’deki hareket kabiliyetinin ABD tarafından sınırlanması da aynı dönemin bir parçasıydı. Biden yönetimi de bu siyasi çizgiyi sürdürdü. Sanırım, Trump kabinesinin üyeleri, ordu ve dış ilişkiler gibi Amerikan kurumları da artık Türkiye’ye güvenmiyor ve Türkiye’nin yer almadığı alternatif planlar geliştirmeye yöneliyorlar. Türk-Amerikan ilişkileri sorunlu bir seyir izleyecektir. Bir miktar iyileşme, Türkiye’nin tavrını değiştirmesiyle mümkün olabilir; örneğin Hamas’a karşı durması ya da S-400’leri başka bir ülkeye devretmesi gibi jestler yapması gerekebilir. Ancak ülkemizin bu tür adımlara hazır olup olmadığı konusunda şüphelerim var.
ABD’nin Türkiye’den Beklentileri
“Trump 20 alır 1 verir” diye bir söz dolaşmaya başladı. ABD, Türkiye’den ne ister?
Trump, kendisini iyi bir pazarlıkçı olarak tanıtıyor. Ancak iş hayatındaki pek çok girişiminde başarısız olduğu biliniyor. Bu nedenle, becerilerini fazla abartmamak gerekiyor. Bizim Cumhurbaşkanımız da, yeterli kanıtı olmasa bile benzer niteliklere sahip olduğunu savunuyor. Türkiye’den ne istenebileceğine gelince, herhalde Müslüman Kardeşler’e olan destekten tamamen vazgeçmesi istenecektir. IŞİD’le mücadelede daha aktif bir rol alması talep edilebilir. Suriye’den çekilmesi beklenebilir. Amerika’nın koyduğu ticaret kısıtlamalarına daha sıkı uyması istenecektir. Talepler olmasa bile, Araplardan çok daha kesin olan İsrail karşıtlığını frenlemesi beklenecektir. Ayrıca, Çin ve İran’a karşı Amerikan politikasıyla daha uyumlu davranması istenecektir. Ancak Türkiye’nin her isteğe olumlu yaklaşması beklenmemeli; bizim ne yapacağımız, hükümetin Amerika ile nasıl bir ilişki kurmak istediği ile doğrudan ilgili olacaktır.
F-35 ve Türkiye’nin Avantajları
ABD, F-35 yaptırımlarını hafifletebilir mi? Türkiye’ye F-35 verir mi?
Görünen o ki, S-400 sorunu çözülmeden bu konuda ilerleme beklemek doğru olmaz. Eğer Türkiye, Batı bloğunun sağlam bir üyesi olduğu konusundaki tereddütleri ortadan kaldırırsa, F-35 tedarikindeki engeller de kalkabilir. Trump’ın mevcut kadrosunun Türkiye’ye güvenmediği ve ülkemizden hoşlanmadığı kesin. Dolayısıyla, bir değişiklik olursa, konunun Trump tarafından bizzat ele alınması gerekecek. Bu konuda güçlü tarafımız, NATO’ya karşı taahhütlerimizi aksatmamaya çalışmak ve yeterli savunma harcaması yapmaktır. Bunun yanı sıra, NATO’nun ikinci büyük ordusuna sahip olmamız ve coğrafi konumumuzu da unutmamak gerekir.
Elon Musk ve Türkiye ile İlişkiler
Erdoğan’ın umudu biraz da Elon Musk sanki. “İşbirliği yapabiliriz” diyor. Musk, Türkiye ile ABD arasında bir yumuşatıcı görevi görebilir mi?
Musk’ın geçmişinde, diğer kabine üyelerinin ifade ettiklerine benzer bir Türk düşmanlığı bulunmuyor. İran’la da şimdiden görüşmeye başladığı konuşuluyor. Eğer kabinede kalırsa, belki Türkiye ile daha iyi ilişkiler kurmanın savunucusu olabilir. Ancak Musk konusunda dikkatli olmamız gerektiğini düşünüyorum; uzun süre görevde kalmayabilir. Şimdiden diğer kabine üyeleri, Musk’ın her işe karıştığından şikayet ediyorlar. Eğer kabinede yaygın bir Musk karşıtlığı olursa, onun görevde kalması zorlaşabilir. Daha da önemlisi, hem Trump hem de Musk megalomanik özellikler taşıyan kişiler. Kısa sürede birbirlerine tahammül edemeyip çatışmaları, Musk’ın Trump karşıtı bir konum almasına yol açabilir.
Ukrayna ve Putin ile İlişkiler
Trump, Putin ile ne yapar? Kabinede Putin ve Esad yanlıları var. Putinci bir istihbarat direktörü var mesela.
Öncelikle, Trump’ın bazı bakanlarının muhtemelen Senato onayını alamayacağını belirtmek gerekiyor. İkincisi, bakan olarak atananların temel nitelikleri kendi görüşleri değil, Trump’a olan sadakatleridir. Kısacası, siyaseti Trump belirleyecektir. Trump’ın Putin ile daha kolay görüştüğü ve anlaştığı iddia ediliyor. Ancak daha önemli olan, Trump’ın savaşın sona ermesini istemesi. Ukrayna’ya verilen yardıma itirazları olduğu biliniyor. Dolayısıyla, Ukrayna’yı Rusların bazı toprak taleplerini kabul ederek anlaşmaya zorlamak isteyebilir. Suriye’deki durum ise daha karmaşık. Suriye’nin, İsrail açısından bir sorun olmaktan çıkarılması gerekiyor. Rusya ile özerk Kürt bölgeleri kurulması konusunda anlaşma sağlanmaya çalışılacak. Bu bölgelerin, İran’ın vekili olan hareketlerden temizlenmesi istenecektir. Bu konularda Ruslarla da uzlaşma sağlanabilir. Ukrayna’nın, ABD ve Avrupa’dan destek almadan savaşı uzun süre devam ettirmesi mümkün değil. Avrupa’nın, Amerika desteklemese de Ukrayna’yı direnmesi konusunda destekleyip desteklemeyeceği belli değil. Şu ana kadar olan gelişmeler, Avrupa’nın böyle bir tercihe yöneleceğine işaret etmiyor. Elbette, çatışmanın sona ermesi için Rusya’nın da savaşı bitirmeye hazır olması gerekiyor. Putin, itiraf etmese de, Rusya ağır kayıplar verdi ve ekonomisi büyük zarar görüyor. Dolayısıyla, bir barışa yanaşması olasıdır.
Kaynak: Sözcü