Duruşma Gelişmeleri ve Kamu Yararı Üzerine Tartışmalar
Duruşmada, hem davalı hem de davacı tarafların ifadeleri dikkatlice alındı ve talepleri dinlendi. Ayrıca, Muğla Barosu duruşmaya müdahil olma talebini iletti. Bu süreçte, kamu yararının nerede olduğuna dair önemli tartışmalar yaşandı.
Davacı müdafi Avukat İpek Sarıca, duruşma sonrasında yaptığı açıklamada yürütülen projenin kamu yararını ihlal ettiğini vurgulayarak şu ifadeleri kullandı:
BİLGİLER SAKLANIYOR
“Bugün görülen dava, Akbelen’deki ÇED muafiyetinin iptali üzerineydi. Ancak, ÇED muafiyetinin hangi kriterlere göre verildiği ya da hangi denetimlere tabi tutulduğuna dair herhangi bir bilgi, ne idare ne de davalılar tarafından sunulmadı. Bu, davadaki en önemli gerçeklerden biri. Yani, bilgi saklanıyor. Ayrıca, 2005 tarihli ÇED muafiyeti kararında uygulanması gereken hükümlerin bile uygulanmadığını görüyoruz. Mülga hüküm hâlâ geçerli. 2023 tarihindeki ÇED muafiyeti yönetmeliğine göre bir düzenleme yapılmışken, 2024’te farklı bir hüküm yürürlüğe girdi. Bu yeni hükme göre 5-6 tane kriterin sağlanması gerekiyor. Ancak, bu kriterlerin sağlanıp sağlanmadığına dair hiçbir denetim gerçekleştirilmemiş. Akbelen ormanlarının kesilmesinin ardından yaşanan faaliyetlerin sonuçları hakkında Muğla Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanan bir kitapçık mevcut. Bu kitapçıkta birçok konuya değinildi. Biz, köylüler olarak Ağustos 2023’ten beri bu olumsuz sonuçları birebir yaşamaya başladık. Orada yüzey depremleri hissedildi.
ÇED muafiyetinin sonuçları işte bunlardı. İnsanlar bu olumsuzluklara maruz kalıyor. Şirket tarafından gerçekleştirilen hava emisyon ölçümleri ise bizim ölçüm yaptığımız tarihlerle örtüşmüyor. Biz, Akdere’nin dibinde ölçüm yaptık; fakat şirket, Yeniköy Kemerköy Termik Santrali’nin önünde dört farklı noktada ölçüm yapmış. Arada yaklaşık 2-3 kilometrelik bir mesafe var. Şirket, bu ölçümlere dayanarak ‘Hava kalitesi standartlarına uyuyorum’ iddiasında bulunuyor. Ama gerçekten uyuyorlar mı? Biz, durumun hiç de öyle olmadığını tespit ettik. ÇED muafiyetinin sonuçları bunlardı. Peki, bunları neden yaşıyoruz? Çünkü 2005 tarihli AİHM kararı hala uygulanmıyor. O kararda, ÇED prosedürünün uygulanmadığı birçok kez dile getirilmiş. Bu durum, tüm eleştirilere rağmen hala devam etmekte. Ancak unutmayın ki, o OKYAY kararı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin önünde. Neden uygulanmadığı üzerine hâlâ konuşuluyor ve bu kadar büyük yaptırımları olabilecek bir durum hâlâ göz ardı ediliyor.”
Kaynak: Sözcü