Glossing: Çalışanların Duygusal Yükleri ve İş Yeri Sıkıntıları
Glossing, çalışanların iş yerindeki gerçek sıkıntılarını ve duygusal yüklerini reddederek kendilerini iyiymiş gibi göstermeleri anlamına gelir. North Carolina’da bulunan Give an Hour adlı ruh sağlığı kuruluşunun CEO’su Dr. Trina Clayeux, “Bu mekanizma zamanla güven kaybına, izolasyona, artan strese ve hatta öfkeye yol açabilir,” diyerek önemli bir noktaya değiniyor. 2024 yılında yapılan bir ankette çalışanların %67’sinin iş yerini toksik olarak tanımladığını ve %78’inin işverenlerinin ruh sağlığına yeterince önem vermediğini düşündüğünü de ekliyor.
New York Post’ta yer alan bir habere göre, çalışanların sık sık “İyiyim” diyerek ya da sorunları dile getirmeyerek kendi içlerinde huzursuzluk yaşadıklarına dikkat çeken Clayeux, bunun bir süre sonra daha büyük sorunlara yol açabileceğini belirtiyor. “Sorunları ertelemek, çözüm ihtimalini azaltır. Çoğunlukla bu konular ancak kriz aşamasına gelindiğinde gündeme gelir,” diyerek çalışanları bu konuda uyarıyor.
Glossing yapan iş arkadaşlarının davranışları, genellikle aşırı olumlu e-postalar, geri bildirimi görmezden gelme ya da “Daha kötü olabilirdi” gibi yüzeysel ifadelerle kendini belli ediyor. Clayeux, toksik çalışma ortamlarında bu tür kaçınma stratejilerinin oldukça yaygın olduğunu vurguluyor.
Clayeux, çalışanların kendi duygularını fark ederek, yapmacık pozitif ifadeler yerine hissettiklerini açıkça dile getirmeleri gerektiğini savunuyor. “Konuşmalardaki duygusal tonu değerlendirmek ve gerçekçi bir dil kullanmak önemli,” diyor. Glossing’e karşı en etkili yöntemlerden biri, birebir toplantılarda açık ve net olmaktır. İK uzmanı Leal, “Bu toplantılar, sorunları dile getirip destek talep etmek için ideal fırsatlardır,” şeklinde belirtiyor.
Leal, zor konular hakkında konuşma pratiği yapmanın zamanla bu konuşmaları kolaylaştıracağını ve kariyer gelişimi için fırsatlar yaratacağını da vurguluyor. Clayeux, çalışanların kendilerine yöneltilen geri bildirimlere açık olmalarını öneriyor. “Sorunları görmezden geldiğiniz söyleniyorsa, diğer kişinin bakış açısını anlamaya çalışın,” diyerek iletişimin önemine işaret ediyor. Örnek bir cevap olarak ise; “Endişelerinizi paylaştığınız için teşekkür ederim. Yalnızca fırsatlara odaklanmış olabilirim, ama karşılaştığınız zorlukları birlikte nasıl çözebiliriz?” şeklinde bir yaklaşım sunuyor.
Uzmanlar, duygusal baskıları gizlemenin ya da görmezden gelmenin sürdürülebilir bir çözüm olmadığını ve iş yerindeki sorunların açık iletişimle çözülebileceğini hatırlatıyor. Çalışanların kendilerini sürekli iyi göstermeye çalışmak yerine, ihtiyaç duydukları destek için cesurca adım atmaları gerektiğini vurguluyorlar.
Kaynak: Sözcü
