Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’nden Deprem Değerlendirmesi
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi (SCÜ) Mühendislik Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü’nden Genel Jeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kaan Şevki Kavak, Sivas merkez ve Gürün ilçesinde 2 gün arayla meydana gelen 4.0 ve 4.7 büyüklüğündeki depremler hakkında önemli değerlendirmelerde bulundu. 6 Şubat 2023 tarihinde gerçekleşen Kahramanmaraş depremlerinin ardından, bölgede bir artış ve yoğunlaşma yaşandığını vurgulayan Prof. Dr. Kavak, “Özellikle ağustos ayından itibaren deprem aktivitelerinde bir artış gözlemliyoruz. 12 Ağustos’ta meydana gelen depremin olduğu bölgede, iki ayrı deprem dikkat çekiyor ve bu depremlerin mekanizmaları birbirine benzer özellikler taşıyor. Gürün çevresindeki sarsıntıların ardından, 6 Şubat depremleriyle birlikte oluşan stresin, özellikle Yuvalı ve Eski Hamal köyleri çevresinde yoğunlaştığını belirtmek gerekir.” dedi.
Son olarak meydana gelen 4.7 ve 4.1 büyüklüğündeki depremlerin derinlikleri ile ilgili bilgi veren Kavak, “İlk deprem 10 kilometre derinlikte, ikincisi ise 22 kilometre derinlikte gerçekleşti. Bu depremler, birbirine benzer mekanizmalar sergiliyor. Özellikle bölgede etkin olan Deliller ve Tecer gibi fay zonlarının aksine, burada normal bileşeni fazla olan bir deprem meydana geldi. Deprem mekanizma çözümleri, bize daha çok normal bir fay olduğunu gösteriyor. Yüzeyde belirgin bir kırık olmaması dikkat çekici; çünkü 4.7 büyüklüğündeki bir depremden ziyade, en az 5.5 büyüklüğünde bir depremin yüzeyde kırık oluşturma ihtimali daha yüksek. Bu sebeple, yüzeye ulaşmamış durumda.” şeklinde konuştu.
‘Deprem Bölgesinde Tuz Oluşumu Yoğun’
Prof. Dr. Kavak, 4.7 büyüklüğündeki depremin Sivas kent merkezinde, özellikle yumuşak yapıya sahip Kızılırmak kenarındaki bölgelerde daha fazla hissedildiğini belirtti. “Kızılırmak çevresinde yeterince pekişmemiş çökerler üzerinde bulunan binalar nedeniyle, bu depremi daha fazla hissettik. Kent merkezine ve Sivas’ın kuzeyine doğru olan bölgelerle kıyaslandığında, bu sarsıntı daha belirgindi.” dedi. İki depremin, Sivas’ın doğusunda yeni bir kırık oluşturmadığını, ancak bu durumun bir zon olabileceğine dair küçük veriler sunduğunu ifade etti.
Prof. Dr. Kavak, “Bölgedeki jeolojik çalışmalarımız, yüzeyde herhangi bir fay olmadığını göstermiştir. Ayrıca, Sivas halkının tuz olarak bildiği ve bizim jips olarak adlandırdığımız kaya türlerinde farklı bir tektonik hareketin gerçekleştiği aşikardır. Bu konuda, arazide yapılmış ve hakemli dergilerde yayınlanmış bilimsel araştırmalara dayanarak bu değerlendirmeyi yapabiliyoruz. Ayrıca, bölgede normal faylanmanın etkisi altında gelişen bir tektonik hareketin de başladığını söyleyebilirim.” sözlerine yer verdi.
Fayların yeryüzüne ulaşma sürecinin milyonlarca yıl alabileceğini belirten Kavak, “Yer kabuğundaki deformasyonlar, binlerce, on binlerce, hatta milyonlarca yıl sürebiliyor. Bu hareketlerin ortaya çıkması için en az 11 bin yıllık bir süreç gerekmektedir. Bu durumu araştırabilmek için jeofizik yöntemlerle yapılan bazı araştırmaların gerekli olduğunu düşünüyorum. Bu tür araştırmalar, derinlikteki fayların türünü ve bunların hangi yerleşim merkezlerini ya da çevresindeki alanları etkileyebileceği hakkında değerli bilgiler sunabilir.” dedi.
‘6 Şubat’ın Stres Dağılımı Etkili Oluyor’
Doğu ve İç Anadolu bölgelerinde son dönemlerde yaşanan depremlere alışılması gerektiğini vurgulayan Kavak, “Burada bir stres dağılımı söz konusudur. 6 Şubat depremlerinden sonra, özellikle Türkiye’nin doğusunu ve Sivas’ı etkileyen bölgelerdeki deprem tehlikesini gösteren yayınlar bulunmaktadır. Sivas’ta da depremler oluşuyor; sebebi, 6 Şubat’ta meydana gelen 7 büyüklüğündeki iki büyük depremin yaklaşık 12 saat arayla gerçekleşmesi ve bu durumun bölgedeki stres dağılımını diğer faylar üzerine aktarmasıdır.” ifadelerini kullandı.
Kavak, “Sivas ve çevresini etkileyen Deliller fayı, Tecer fayı, Gürün’deki Ayvalı, Beyyurdu ve Gürün faylarına doğru aktarılan stres değişiminin, bu bölgede sismik hareketliliğe neden olabileceğini söyleyebilirim. Bu durum, sadece Sivas’ı değil, Malatya Kale civarındaki depremleri de etkilemektedir. Daha önceki 6 Şubat depremlerinin kuzeydoğuya olan uzantısını burada görmekteyiz. Fayların birbirlerini etkilemesi ve yüklerin birbiri üzerine aktarılması, yer kabuğundaki deformasyonları meydana getirebilir.” şeklinde düşüncelerini aktardı.
Kaynak: Sözcü