Çiğdem Yılmaz / İSTANBUL – Dr. Neslihan Yüksel’in Instagram sayfasında paylaştığı bir broşürde şu ifadelere yer verdi, ‘Sadece 45 dakikada depresyon kokteyli ile depresyondan kurtulabilirsiniz’. Bu garip ilan üzerine sosyal medya hesaplarında bulunan numarayı aradık ve Dr. Yüksel ile görüşmek istedik. Ancak telefona çıkan kişi, hemşire olduğunu ve kendisinin yardımcı olacağını söyledi. Tedavi hakkında bilgi istediğimizide de bize şunları anlattı: “Seanslarımız 45 dakika ancak 4-5 seans almanız gerekiyor. 4-5 seans uyguladığımızda hastanın sinir sistemini tedavi ediyoruz. Uygulanan yöntem damar yolu tedavisidir, serum verilir gibi kokteyl verilir. Kokteylimizin ana maddesi serotonin yani mutluluk horonu, bunun yanında B,C ve D vitaminleri çinko, selenyumla bir kokteyl oluşturuyoruz. Yaptığımız tamamlayıcı tıp. Aynı zamanda cilde parlaklık ve gençlik de verir. Seansımız 2 bin 500 TL.” Sosyal medyada onlarca beğeni alan paylaşımı uzmanlar Milliyet’e yorumladı.
‘Serotonin iletedavi edilemez’
Medicana Ataköy Hastanesi’nden Psikiyatrist Uzm. Dr. Seda Tanrıverdi Oluğ: da şunları akatardı, “Tedavide kullanılan bazı ilaçlar beyinde serotonin seviyelerini arttırarak etki gösterir, fakat serotonini damar veya ağızdan direk olarak verdiğimizde kan-beyin bariyerini aşarak beyne ulaşamaz. Bu nedenle damardan verilen serotoninin depresyonu tedavi etmesi mümkün değildir. Tedavide, beyinde serotonin yıkımını azaltma gibi yöntemlerle serotonin miktarını arttıracak yöntemler kullanılmalıdır. Herkese uyacak bir ‘kokteyl’ ile tedavi başarısı mümkün değildir.”
Tehlikeli yaklaşım
Biruni Üniversite Hastanesi’nden Uzman Klinik Psikolog Melisa Mutlu: “Son dönemde, depresyon tedavisi için ‘mucizevi’ yöntemlerin öne sürüldüğünü sıkça duyuyoruz. Damardan verilen çeşitli karışımların, kısa sürede kalıcı bir iyileşme sağlayabileceği iddiası, bu alandaki bilimsel gerçeklerle örtüşmemektedir. Bu tür yaklaşımlar bilimsel temellerden yoksundur ve psikiyatrik bozuklukların karmaşıklığını basite indirgemektedir. Damardan verilen kokteyl tarzı yaklaşımlar ise bu sürecin doğasına aykırıdır. Bu tip girişimler, potansiyel olarak tehlikeli yaklaşımlardır.”