Yaklaşık iki yıl önce, Ümran B. isimli bir kişi, evcil hayvan sahiplendirme sitesi aracılığıyla İzmir’de yaşayan Buket Y. ve Erencan K. ile iletişime geçti. Buket Y., köpeğin Ankara’da bulunduğunu, Maltipoo cinsi olduğunu ve renginin turuncu olduğunu belirtti. Anlaşma sağlandıktan sonra, Ümran B. 4 bin TL tutarındaki ücreti Buket Y.’ye gönderdi.
Ümran B., terminalden köpeği teslim aldıktan sonra bir veteriner kliniğine götürdü. Yapılan veteriner kontrolü sırasında köpeğin yaşı, beklenenden çok daha ileri olduğu ve ayrıca boyandığı tespit edildi. Veteriner, köpeğin gerçekten Maltipoo cinsi olmadığını, turuncu rengin boyadan kaynaklandığını ve bu boyanın ciltte yaralara yol açtığını ifade etti. Bu durum üzerine Ümran B., Buket Y. ve Erencan K. hakkında suç duyurusunda bulundu.
Görüşmeler Tespit Edildi: Dolandırıcılık Suçundan Yargılanacak
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, Ümran B.’nin ifadeleri, banka dekontları ve iletişim kayıtları titizlikle incelendi. Buket Y. ile yapılan telefon görüşmelerinin kaydedildiği ve Ümran B.’nin Buket Y.’nin hesabına “Köpek sahiplenme bedeli” adı altında ödeme yaptığı kaydedildi. Şüpheliler, “Bilişim sistemleri banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık” suçlamasıyla yargılanacak.
Maltipoo Çıkmayınca Sahiplendirdi
Ümran B.’nin beklediği Maltipoo cinsi köpek çıkmayınca, elinde kalan köpeği sahiplendirdiği öğrenildi. Ümran B., “Veteriner, köpeğin yaşlı olduğunu ve Maltipoo cinsi olmadığını söyledi. Ayrıca, köpeğin cinsiyeti dişi olup, rengi turuncu değil siyah çıktı. Bu durum üzerine şüpheli Buket Y.’yi aradım ve aldığım köpeğin ilanda belirtilen köpek olmadığını söyledim. O da bana yarın köpeği aldıracağını ifade etti, ancak bugüne kadar herhangi bir işlem yapmadı. Ben de bu köpeği sahiplendirdim; şikayetçiyim” dedi.
Caydırıcı Ceza Şart
Ankara Barosu Hayvan Hakları Merkezi’nden Avukat Burcu Yağcı, konuyla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu: “Bu tür suçların temel sebebi, hayvanların üretim ve ticaretinin yasal bir çerçeveye oturtulmamasıdır. Eğer caydırıcı cezalar verilmezse, bu tür olayların önüne geçmek ne yazık ki mümkün olmayacaktır.”
Kaynak: Sözcü