Gıda Takviyeleri Üzerine Son Gelişmeler
Son yıllarda gıda takviyeleri konusunda önemli tartışmalara yol açan isimler arasında Doktor Peter Attia ve Doktor Andrew Huberman öne çıkıyor. İkili, yaptıkları podcast yayınlarıyla dinleyicilerine sağlık ve beslenme konularında değerli bilgiler sunuyor. The Telegraph‘ta yer alan bir habere göre, bu iki uzmanın açıklamaları, beslenme ve takviye gıda konusunu niş bir tartışma alanından ana akım bir sağlık stratejisine dönüştürmüştür. Ancak, mevcut takviye seçenekleri arasında hangi ürünlerin gerçekten faydalı olduğunu belirlemek, karmaşık bir görev haline gelebiliyor. Mükemmel bir senaryoda, kan testleriniz bu kararların temelini oluşturabilse de, her zaman bu testlerin yapılması mümkün olmayabilir ve tüm besin eksiklikleri için kan testleri mevcut değildir.
Peki, gerçekten almaya değer takviyeler hangileridir? Seçim yaparken dikkate alabileceğimiz birçok farklı takviye varken, aşağıda sıralanan dört takviye, sağlam bilimsel kanıtlarla desteklenen çok yönlü faydaları ile dikkat çekmektedir. Her zaman olduğu gibi, özellikle dozajların bireysel sağlık ihtiyaçlarına ve koşullarına göre ayarlanması için yeni bir takviye rejimine başlamadan önce mutlaka bir aile hekimine danışmak çok önemlidir.
-
Omega-3 Yağ Asitleri
Omega-3 yağ asitleri, özellikle EPA (eikosapentaenoik asit) ve DHA (dokosaheksaenoik asit), uzun zamandır kalp-damar sağlığına olan faydaları ile bilinmektedir. Ancak son araştırmalar, bu yağ asitlerinin bilişsel işlevler, iltihap azaltma ve uzun ömür üzerindeki etkilerini de ortaya koymuştur. Stanford Üniversitesi’nden nörobilimci Dr. Andrew Huberman, omega-3 yağlarının bilişsel faydalarını vurgulayarak, beyin hücrelerindeki zar akışkanlığını korumadaki önemli rollerine dikkat çekiyor. Ayrıca, bu yağ asitlerinin iltihap önleyici özellikleri sayesinde sağlıklı bir yaşam süresini uzatma potansiyeline sahip olduğunu da belirtmektedir.
-
D Vitamini
Şaşırtıcı bir şekilde, insanların %80’inden fazlasının D vitamini seviyeleri düşük ve test edilenlerin yarısından fazlası oldukça düşük seviyelerde bulunmaktadır. Bu durum, İngiltere test programlarında yapılan analizlerle de doğrulanmıştır. Düşük güneş ışığına maruz kalma ve yetersiz beslenme, D vitamini eksikliğine yol açmaktadır. Geleneksel olarak kemik sağlığı ile ilişkilendirilse de, son araştırmalar D vitamininin bağışıklık fonksiyonu, kanser önleme ve ruh hali düzenlemesi gibi alanlarda da kritik bir rol oynadığını göstermektedir. Harvard Üniversitesi’nde gerçekleştirilen kapsamlı bir meta-analiz, yeterli D vitamini seviyeleri ile kanser nedeniyle ölüm riskinin azalması arasında bir bağlantı olduğunu ortaya koymuştur. Dr. Peter Attia, D vitamininin bağışıklık sistemini düzenleme ve sistemik iltihabı azaltmadaki önemine vurgu yapmaktadır.
-
Magnezyum
Magnezyum, vücuttaki 300’den fazla enzimatik reaksiyonda rol oynamakta ve kas fonksiyonundan sinir iletimine, DNA sentezinden enerji üretimine kadar birçok süreçte kritik bir öneme sahiptir. Ancak, magnezyum eksikliği oldukça yaygındır. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) ve Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley’den yapılan son çalışmalarda, magnezyumun Tip 2 diyabet, kardiyovasküler hastalık ve anksiyete riskini azaltma üzerindeki etkileri incelenmiştir. Magnezyumun, strese karşı dayanıklılığı artırarak ve uyku kalitesini iyileştirerek yaşa bağlı bilişsel gerilemeye karşı koruma sağladığı görülmektedir. Eğer stres altındaysanız veya düzenli olarak yoğun fiziksel egzersiz yapıyorsanız, erkekler için (19 ila 64 yaş arası) günde 300 mg ve kadınlar için (19 ila 64 yaş arası) günde 270 mg önerilmektedir. Ancak, bu önerilerin yanı sıra kendi sağlık durumunuzu ve aile hekiminizin değerlendirmelerini dikkate almak son derece önemlidir.
-
Kreatin Monohidrat
Kreatin monohidrat, kas gelişimi ve atletik performans üzerindeki olumlu etkileri nedeniyle sıklıkla sporcular tarafından kullanılmasına rağmen, bilişsel faydaları da araştırılmaktadır. Son çalışmalar, düşük doz kreatin takviyesinin hafızayı geliştirebileceğini, zihinsel yorgunluğu azaltabileceğini ve bilişsel işlevi artırabileceğini göstermektedir. Kreatin, özellikle yaşlı bireylerde veya uyku eksikliği çeken kişilerde beyin sağlığını destekleme potansiyeline sahip olduğu için dikkat çekmektedir. Kreatin, hücrelerin enerji birimi olan ve hem kas hem de beyin fonksiyonu için kritik bir molekül olan ATP’nin geri dönüşümüne yardımcı olmaktadır.
!!!Yukarıda belirtilen tüm takviyeler, aile hekiminizle yapılan değerlendirmeler neticesinde ele alınmalı ve gerekliliği konusunda uzman görüşü alınmalıdır.
Kaynak: Sözcü