18 bin metrekarelik kapalı alana sahip mağara, tarihsel değeri ve içindeki ilginç yapılarıyla dikkat çekiyor. 200 yıllık olduğu düşünülen ve bozulmadan günümüze ulaşan tahnit edilmiş eşek, çeşitli hayvanlar ve heykeller mağarayı ziyaret eden turistlerin de ilgisini çekiyor. Ancak mağaranın en dikkat çekici yanı, tuz ortamında hastalara sağlanan doğal tedavi imkanları.
Tedavi süreci, hastaların tuz mağarasındaki temiz hava ile buluşmasıyla başlıyor. Tuzun arındırıcı ve rahatlatıcı etkisi, çeşitli sosyal ve sanatsal etkinliklerle birleştirilerek hastaların hem bedensel hem de ruhsal iyileşmelerine katkı sağlıyor.
Tuz mağarasında seramik ve ebru sanatları atölyeleri, müzik, drama, sinema gösterimleri ve şiir etkinlikleri düzenleniyor. Ayrıca, fiziksel egzersiz ve sağlıklı yaşam odaklı spor aktiviteleri de tedavi sürecinin önemli bir parçası.
15 gün süren projenin üçüncü gününde, hastalar tedavinin olumlu etkilerini hissetmeye başladıklarını ifade ediyorlar. Antalya’dan gelen Nursel Sümer, “Üçüncü günümüz, ve hastalar arasında en hızlı sonuç alanlardan biri oldum. Sabahları geniz akıntısı ile uyanıyorum ve daha rahat nefes aldığımı hissediyorum” şeklinde memnuniyetini dile getirdi.
Kırıkkale’den gelen Aysun Özdemir ise “Çankırı’daki bu projeyi duyunca hemen katılmak istedim. Üç gündür buradayız ve her geçen gün daha iyi hissediyorum. 15 günün sonunda daha da iyi olacağımızı umuyorum” dedi.
Tuz mağarasında yürütülen bu proje, hem doğal tedavi yöntemlerinin önemini ortaya koyuyor hem de sosyal etkinliklerle hastaların ruhsal sağlığını destekleyerek, solunum hastalıklarına karşı kapsamlı bir iyileşme süreci sunuyor.
