İstanbul Tabip Odası ve STK’ların Ortak Eylemi
İstanbul Tabip Odası, KESK İstanbul Şubeler Platformu ve DİSK Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası, “yenidoğan çetesi” soruşturması kapsamında adı geçen ve kapatılan özel hastanelerin kamulaştırılması talebiyle İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü önünde bir araya geldi. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası’ndan Fikret Bulut, STK’lar adına ortak basın açıklamasını gerçekleştirdi.
Açıklamada, “yenidoğan çetesi”nin 112 Acil Çağrı Merkezi çalışanlarıyla iş birliği yaparak bebekleri anlaşmalı özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk ettiği, bu süreçte bebek hastaların yatış sürelerini uzatarak SGK’den haksız kazanç elde ettiği vurgulandı. Bulut, bu çetenin sağlık sisteminin mevcut boşluklarını kullanarak kamu kaynaklarını yağmaladığını ve bebeklerin ölümüne sebep olduğunu belirtti. Açıklamanın devamında şunları kaydetti:
“SAĞLIK BAKANI OLARAK BU SKANDALDA SORUMLULUĞUNUZ VARDIR”
- – Bu kirli ilişkilerin, bağlantıların 10 bebeğin ölümüne yol açmadan önce neden tespit edilemediğini, denetimlerin neden yapılmadığını, yapıldıysa neden fark edilmediğini, fark edildiğinde ise neden gereğinin yapılmadığını sorgulamak istiyoruz.
- – Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu’nun olaya dair kamuoyuna yansıdıktan sonra verdiği demeçlerde, sanki sağlık sisteminin piyasalaştırılmasında 20 yılı aşkın bir süredir payı yokmuş gibi davranması kabul edilemez.
- – Sağlık Bakanı olarak, bu ülkenin sağlık alanındaki en üst yetkilisi olarak, bu skandalda elbette ki sorumluluğunuz bulunmaktadır. Bu sorumluluktan kaçmak mümkün değildir!
- – Yaşam hakkına yönelik tehditlerin sağlık kuruluşları ve çalışanlardan gelmesi kesinlikle kabul edilemez! Bakanlığı uyarıyoruz; gözü dönmüş, etik değerlerini kaybetmiş bir grup insanın para hırsıyla yaşamları tehdit edebilmesi, sizin 20 yılı aşkın süredir sürdürdüğünüz ‘Sağlık Dönüşüm Programı’nın bir sonucudur.
- – Yargılama ne şekilde sonuçlanırsa sonuçlansın, bu kişiler kamu vicdanında bir ceza alacaklardır! Halkımız şunu iyi bilmelidir: Sağlık sistemindeki tüm piyasalaşmaya rağmen, sağlık hakkı için mücadele eden, çeşitli tehditlere rağmen iyi hekimlik değerlerinden vazgeçmeyen sağlık emekçilerinin sayısı, bu yozlaşmış kesimden çok daha fazladır.
- – Organize kötülüğe karşı organize iyilik ve nitelikli sağlık hizmeti sağlamak için mücadele eden sağlık emekçileri, sağlık sisteminin güvencesi olmaya devam edecektir.
“KAPATILAN HASTANELER KAMULAŞTIRILSIN”
- – Bu trajik olay, tüm özel hastanelerin acilen mercek altına alınmasını bir kez daha gündeme getirmiştir. SGK, tüm özel hastanelerle olan anlaşmalarını iptal etmeli ve bu tarz hizmet alımını sonlandırmalıdır.
- – Kapatılan hastaneler kamulaştırılmalı ve bu kurumlarda olayla bağlantısı olmayan sağlık emekçileri, Sağlık Bakanlığı’nda çalışan emsalleri gibi ücretlendirilerek kadrolu şekilde istihdam edilmelidir.
- – Çeteler ve bunlara göz yumanlar, en ağır şekilde cezalandırılmalıdır! Sağlıkta ticaret, yaşamı tehdit eden bir durumdur!
İstanbul Tabip Odası Başkanı Dr. Osman Küçükosmanoğlu da iddianamede yeni doğan bebeklerin çoğunun ihmal veya kasıtlı davranış sonucu yaşamını yitirdiğini belirterek şu ifadeleri kullandı:
“BUGÜNE KADAR İTO’YA İLETİLMİŞ HERHANGİ BİR DURUM SÖZ KONUSU DEĞİL”
“Bu soruşturma yapılmış ve bunlar dosyaya girmiştir. Ancak gereğinin yapılması için İstanbul Tabip Odası’na bugüne kadar iletilmiş herhangi bir durum söz konusu değildir. Bu durum, olayın vahametini gözler önüne seriyor. Meslek örgütü olarak bu olayda sorumluluğu bulunan hekimleri soruşturmak ve gerektiğinde meslekten men cezasına varacak şekilde ağır cezalar vermekle hem görevli hem de yetkiliyiz; bunu buradan duyurmak istiyorum.”
“SORUMLULARI SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ, BAKANLIK, HÜKÜMET VE SARAY”
Sorumluların en ağır şekilde cezalandırılmasını isteyen Küçükosmanoğlu, şöyle devam etti:
- – Çete ve mafya yapılarının yaptıkları yanlarına kar kalmamalıdır. Savcıyı tehdit eden bu çetenin mensupları en ağır cezaları almalıdır.
- – Bu olaylar, sıradan bir müfettiş raporuyla çözülecek durumlar değildir; bu bir sistem sorunudur.
- – Bu sistemin sorumluları ise sırasıyla Sağlık Müdürlüğü, Sağlık Bakanlığı, hükümet ve onun üzerinde saraydır. Bunlar, olayın gerçek sorumlularıdır ve sadece sessiz kalmaktadırlar. Biz buradan bu suskunluğu protesto etmek için de toplandık.”
“BUNUN GEREĞİ İSTİFA”
– Şu anda yenidoğan ve diğer yoğun bakımda yatan hastaların büyük bir tedirginlik içinde olduğunu görüyoruz. ‘Acaba bizim hastamıza da yanlış bir şey yapılıyor mu? Bizim hastamızın da canına mal olan bir sonuç olur mu?’ düşüncesi yaygın.
– Bu durumu gidermek, sağlık otoritesinin ve hükümetin sorumluluğundadır. Ancak bu krizi yönetemediklerini görüyoruz. Aslında ülkeyi de yönetemediklerini biliyoruz. Ama bu duruma karşı gerekeni yapmıyorlar. Bunun gereği, basit bir kelimeyle ifade edersek, istifadır. Bu konuda hiçbir yetkilinin istifayı düşünmemesi gerçekten düşündürücüdür.
Kaynak: Sözcü