Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve AFAD Bilimsel Destek Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hasan Sözbilir, 2020 yılında meydana gelen Ege Denizi merkezli depremin İzmir’de büyük bir yıkıma yol açtığını ve 117 kişinin hayatını kaybetmesine neden olduğunu hatırlattı. Sözbilir, son yaptıkları çalışmalara göre İzmir’deki yapı stokunun, 7 büyüklüğündeki bir depremde yüzde 60’ının sorunlu olabileceğini vurguladı.
Sözbilir, Seferhisar açıklarında gerçekleşen 6.6 büyüklüğündeki depremin yıl dönümünde İzmir’in depremselliği hakkında bilgi verirken, Türkiye’de yapı sağlamlığına yönelik farkındalığın 1999 Gölcük Depremi’nden sonra arttığını belirtti. Bu tarihten önce inşa edilen binaların deprem dayanıklılığının daha düşük olduğunu ifade etti.
“1999 Öncesi Yapı Stoku Sorunlu”
Sözbilir, 4 yıl önce yaşanan yıkıcı depremin ardından İzmir’de 9 binden fazla binanın etkilendiğini ve bu felakette 117 kişinin yaşamını yitirdiğini belirtti. Devamında şunları söyledi:
- “Günümüzde, 1999 öncesi yapı stokunun önemli bir kısmı hala duruyor. Bu nedenle İzmir’in depreme dirençli bir şehir olduğunu söylemek mümkün değil.”
- “İzmir’de tanımlanmış fay hatları hem karada hem denizde bulunuyor. İzmir’i etkileyebilecek fay sayısı 40’a yakın olup, komşu illerdeki faylar da depremler meydana geldiğinde bizi olumsuz etkileyecektir.”
- “Bilimsel çalışmalar, bu bölgede en yüksek deprem büyüklüğünün 7,2 olduğunu ortaya koyuyor.”
“Kentsel Dönüşüm Hızlanmalı”
Kentlerin yapı stokunun deprem direncinin artırılması gerektiğini vurgulayan Sözbilir, şu şekilde konuştu:
- “Son yaptığımız çalışmalara göre, 7 büyüklüğündeki bir depremde yapı stokumuzun yüzde 60’ının sorunlu olacağını görebiliyoruz.”
- “Bu durumu düzeltmek amacıyla kentsel dönüşüm çalışmaları yapılmakta. Ancak bunların hızlandırılması gerekiyor.”
- “Doğal afet eksenli bir kentsel dönüşüm mekanizması oluşturulmalı ve deprem sırasında hasar görebilecek binaların öncelikli olarak dönüştürülmesi sağlanmalıdır.”
“Esas Zararı Kentteki Faylar Kırıldığında Göreceğiz”
Sözbilir, 2020’deki depremin kente yaklaşık 70 kilometre mesafedeki bir fayın kırılmasıyla gerçekleştiğini belirterek, “Bu durum, İzmir’e kadar gelen depremin şiddetinin azaldığı anlamına geliyor. Dolayısıyla, il içindeki faylar kırıldığında esas zararı göreceğiz. Bu nedenle, 7’yi aşan depremler için İzmir’in hazırlık yapması şart.” dedi.
İzmir Büyükşehir Belediyesi, yapı stokunu depreme dayanıklı hale getirmek, yerleşime uygunluk haritası çıkarmak ve etkili bir afet yönetimi için Deprem Master Planı çalışmalarına hız kazandırıldığını açıkladı. İzmir’de yaklaşık 906 bin yapının bulunduğu ve bu yapıların yüzde 88’inin 1999’daki deprem yönetmeliği öncesinde inşa edildiği, ayrıca yapı denetim hizmeti almadığı belirtildi.
İzmir Büyükşehir Belediyesi, yapı stoku ile ilgili çalışmaları kapsamında İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi ile iş birliği yaparak Bornova ve Bayraklı’da yaklaşık 100 bin binanın envanterini çıkardı. Bu çalışma sayesinde binaların deprem anındaki davranışları belirlenmekte ve her türlü bilgiye hızlı erişim sağlanmaktadır. Ayrıca, 30 Ekim 2020 depreminin etkilediği Bornova’da zeminden alınan numuneler, Türkiye’de ilk kez İzmir’de kurulan Egeşehir Laboratuvarı’nda incelenmiş ve yaklaşık 30 bin deney gerçekleştirilmiştir.