1. Haberler
  2. Gündem
  3. Marmara Denizi’nde Müsilaj Tehdidi Yeniden Ortaya Çıktı

Marmara Denizi’nde Müsilaj Tehdidi Yeniden Ortaya Çıktı

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Balıkesir Erdek Körfezi’nde dalış yaparak incelemelerde bulunan Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, “2021 yılı ilkbahar-yaz aylarında Marmara Denizi’nin yüzeyini kaplayan müsilaj, geri döndü.” ifadesiyle durumu açıkladı.

15 METRE DERİNLİĞE KADAR MÜSİLAJ OLUŞTU

Erdek Körfezi’nde 23 Ekim 2024 tarihinde gerçekleştirilen kontrol dalışında, müsilajın 10 metre derinlikten başlayarak 15 metreye kadar yayıldığı tespit edildi. 25 Ekim’de yapılan dalışlarda müsilajın derinliğinin 10 metreden 24 metreye kadar ulaştığı gözlemlendi. Ekim ayının ilk 20 günü boyunca deniz suyu sıcaklığının uzun yıllar ortalamasından yaklaşık 2 derece daha yüksek olduğu belirlendi. Deniz yüzeyindeki su sıcaklığı 21 dereceyken, 40 metrede 16 derece olarak ölçüldü.

‘ÖRÜMCEK AĞI GİBİ UZANIP GİDİYOR’

Sarı, müsilaj hakkında yaptığı yazılı basın açıklamasında şu bilgileri paylaştı:

  • Soluduğumuz havanın içindeki oksijeni üreten çoğu tek hücreli alglerin, kirlilik sonucu artan azot ve fosforu kullanarak aşırı çoğalması sonucunda suya salgıladıkları polisakkaritlerden oluşan bu müsilaj, sudaki mikroorganizmalar için çok uygun bir gelişme ortamı sunuyor.
  • Sümüksü, şeffaf ve kıvamlı yapıda olan bu salgı, mikroorganizmaların da sürece dahil olmasıyla denizde kilometrelerce uzanan tül benzeri yapılara dönüşmekte ve bu yapılar örümcek ağı gibi geniş bir alana yayılmaktadır.
  • Kibrit çöpü gibi küçük oluşumlarla başlayan süreç, önce uzun şeritlere, ardından bulut gibi müsilaj kümelerine dönüşerek büyümekte.
  • Müsilaj kümeleri dibe çökerek, dipte sabit yaşayan canlıların beslenmesini ve nefes almasını engelleyerek ciddi kayıplara yol açmaktadır.
  • Marmara Denizi’nde müsilaj oluşumu, genellikle Karadeniz’den İstanbul Boğazı aracılığıyla gelen suyun azalması ve deniz şartlarındaki durağanlığın maksimuma çıkmasıyla Ekim ayında başlamaktadır.
  • Ekim ayında başlayan müsilaj, kış boyunca devam ederek yoğunluğunu artırmakta ve Nisan ayından itibaren deniz yüzeyine çıkmaktadır. Ancak yüzeyde görülen müsilaj toplam müsilajın binde biri bile değildir.

‘MARMARA DENİZİ’NİN ATIK YÜKÜ AZALTILMALI’

Sarı, müsilajın deniz ekosistemine ciddi zararı olan bir felaket olduğunu belirterek, “Marmara Denizi çevresinde yaşayan 25 milyon insanın atıklarının ne yazık ki halen en fazla yüzde 55’i arıtılıyor. Geriye kalan atıkların yüzde 45’i, yalnızca fiziksel parçacıklar ayrılarak derin deşarj ile denize boşaltılıyor.” dedi.

  • Ülke endüstrisinin yarısından fazlasının Marmara Denizi çevresinde yoğunlaştığını belirten Sarı, sanayi atıklarının en iyi olasılıkla yarısının arıtıldığını, geri kalan kısmının ise hiç arıtılmadan Marmara Denizi’ne ulaştığını ifade etti.
  • Yoğun tarımsal faaliyetler sırasında kullanılan gübreler, tarım zehirleri ve akarsu ağıyla denize ulaşan atıkların miktarının da oldukça yüksek olduğunu vurguladı.
  • Deniz suyu sıcaklığındaki artışı sınırlandırmak veya deniz şartlarındaki durağanlığa müdahale etmenin mümkün olmadığına dikkat çekerek, “Bu nedenle 2021 yılından bu yana tüm bilim insanları, yeni müsilaj oluşumunun önüne geçmenin tek yolunun Marmara Denizi’nin atık yükünün azaltılması gerektiğini vurgulamaktadır.” dedi.

‘DENETİMLER ARTIRILMALI’

Sarı, 2021 yılında hazırlanan ve uygulamaya konulan 22 eylemden oluşan Marmara Denizi Eylem Planı’nın (MDEP) 14 maddesinin denizin kirlilik yükünü azaltmakla ilgili olduğunu belirtti. Ancak MDEP’nin etkin bir şekilde uygulanamadığını ve bu nedenle denizin kirlilik yükünün azaltılamadığını, müsilajın yeniden Marmara Denizi’ni tehdit eder hale geldiğini ifade etti.

  • Müsilajın deniz ekosistemine vereceği zararları azaltmak, balıkçılık ve turizm gibi ekonomik kayıpları sınırlandırmak için merkezi ve yerel yönetimlerin acilen harekete geçmesi gerektiğini vurguladı.
  • Marmara Denizi’ne ulaşan tüm kirlilik kaynaklarının kontrol altına alınması gerektiğini belirtti. “Denize su değil, zehir taşıyan Nilüfer Çayı, Gönen Çayı ve bir tünelle Marmara’ya bağlanan Ergene Nehri’ne kontrolsüzce salınan endüstriyel atıklar durdurulmalıdır.” dedi.

“ATIK DEŞARJI ACİLEN DURMALI”

Sarı, bütün akarsular için debiye bağlı deşarj limitlerinin yeniden düzenlenmesi ve acilen uygulanması gerektiğini ifade etti. “Müsilajın negatif etkilerini azaltmak için Marmara Bölgesi’nde her türlü arıtılmamış atık deşarjı acilen durdurulmalı ve denetimler artırılmalıdır.” şeklinde konuştu.

Kaynak: Sözcü

Marmara Denizi’nde Müsilaj Tehdidi Yeniden Ortaya Çıktı
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Haber Sunum ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!