Seray Şahinler – Metin Akdülger ile Joker’in Türkiye Hikayesi
Tiyatro ve sinemadaki başarısını sürekli perçinleyen Metin Akdülger, bu kez karşımıza yazar kimliğiyle çıkıyor. Daha önce “Kaptan 88” adlı eseriyle okurlarla buluşan Akdülger, şimdi de global bir Joker serüveninde yer alıyor. “Joker: The World” adlı projenin Türkiye hikâyesini kaleme alan Akdülger’e, usta çizer Ethem Onur Bilgiç’in çizimleri eşlik etti. Sıra dışı bir okuma deneyimi sunan bu eser, okuyucuları 19. yüzyıl İstanbul’unda, Karaköy sokaklarında dolaşan bir Joker ile buluşturuyor. Joker karakteri, başında fesiyle, geçmişin mistik atmosferinde kendine özgü bir yolculuğa çıkıyor. Akdülger ile bu keyifli projeyi ve ilham kaynaklarını konuştuk.
– Çizgi romana ilginiz nasıl başladı?
Çocukluğumdan beri çizgi romanlara büyük bir ilgi duyuyorum ve bu alanda oldukça fazla okuma yaptım. Dört yıl önce, çocukluk arkadaşımla birlikte kendi çizgi roman şirketimizi kurduk ve ilk olarak “Kaptan 88” adlı kitabı piyasaya sürdük. Bu süreç beni çok heyecanlandırdı ve özgürleştirdi. JBC Yayınları’ndan Ertan Ergil, Ethem Onur Bilgiç ile bana ulaştı ve “Joker: Dünya” adında bir kitap yapacaklarını söylediler. İki yıl önce “Batman: Dünya” kitabı yayınlanmıştı ve oradaki hikâyeyi Ertan yazmıştı. Ben de kendi hikâyemi kabataslak şekilde gönderdim. Metin, DC Global’e yollandı ve onaylandıktan sonra birlikte yazmaya ve çizmeye başladık. Sonuç olarak, çılgın ve güzel bir iş ortaya çıkardık.
– Joker bu kez 19. yüzyılın Karaköy sokaklarında geziyor. Romanda nasıl bir Joker var ve onu geçmişteki sokaklarda gezdirmek fikri nereden geldi?
19. yüzyılın son döneminde, Karaköy ve Beyoğlu’nda geçen bir hikâye yazdım. Bu hikâye, düşmüş bir saray soytarısı ile bir deliçerinin ve Karagöz ile Hacivat dokularının birleştiği bir karşılaşmayı merkez alıyor. Ben dört yıl boyunca Şişhane’de yaşadım ve bu bölgenin enerjisini çok sevdim; oradan bir hikâye anlatmak oldukça ilginçti. Hikâye, ayakkabı boyacılarını konu alıyor; bu boyacılar, önünden geçenleri gözüne kestirip fırçayı yere bırakıyor ve kendinizi aniden ayakkabı boyatırken buluyorsunuz. Bu durum bana çok ilginç geliyor. Bu olayı uluslararası platformda anlatmak da oldukça ilginç olur diye düşündüm. Dolayısıyla hikâye buradan doğdu ve karakterin özünü koruyarak 19. yüzyılın sonuna uyarladık.
– Sizin Joker ile bağınız nasıl?
Benim özelimde şöyle bir durum var: Joker Türkiye’de yapılsa, oynaması gereken oyuncular arasında benim adım da geçiyor; Aras Bulut İynemli, Ozan Güven gibi isimler de var. Joker, artık arketipe dönüşen bir karakter haline geldi. Oyuncular arasında “Hamlet” nasıl hepimizin bildiği ve üzerine düşündüğü bir karakterse, yeni jenerasyonda Joker o tür bir karaktere dönüşerek ölümsüzleşti. Bu yüzden böyle bir projede yer almak beni son derece heyecanlandırıyor.
‘Kaptan 88’in Devamı Gelecek
– Çizgi roman yazım süreciniz nasıl başladı ve devamı gelecek mi?
Ben oyunculuktan önce yazarlıkla başladım bu yolculuğa. Koç Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Siyaset bölümü mezunuyum. Oyunculuk kariyerime başlarken ilk olarak tiyatro oyunları yazıyordum. Bir süre sonra sahneye ağırlık verince yazma tarafım, insanların bilmediği bir yönüm oldu. Ancak yazmaya sürekli devam ediyorum. “Kaptan 88”in devamı mutlaka gelecek; ayrıca sürpriz projeler üzerinde de çalışıyorum.
– Kitabın yayımlandığı hafta sinemada da “Joker” fırtınası esiyor. “Joker: İkili Delilik”i izlediniz mi?
Henüz izlemedim. İlk filmi tartışmaya açık ve ilginç bulmuştum. O film, biraz Scorsese sinemasına, biraz da 70’ler bağımsız Amerikan sinemasına göndermeler yapan bir yapım olarak dikkat çekmişti. Ben de büyük bir merakla izlemeyi bekliyorum.