Türkiye’yi Sarsan Yenidoğan Çetesi Soruşturması Devam Ediyor
Türkiye’de devam eden ‘Yenidoğan Çetesi’ soruşturması, sağlık sisteminde yaşanan usulsüzlükler ve yolsuzluklarla ilgili korkunç detayları gün yüzüne çıkarıyor. İddianamede, 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yer aldığı belirtilirken, ‘etkin pişmanlık’ hükümlerinden yararlanmak isteyen iki hemşirenin itirafları ise adeta kan dondurucu nitelikte.
Fırat Sarı’nın Tanıtımı
Hasan Basri Gök isimli hemşire, çete lideri Fırat Sarı ile Reyap Hastanesi’nde çalıştığı dönemde tanıştığını ifade ederek, şunları aktardı:
- “Fırat Sarı, İstanbul genelinde 12 farklı yoğun bakım işletmeciliği yapıyordu. Ben de bu işletmelerde çalışan hemşirelerden biriydim. Kendisiyle yaklaşık 3-4 yıl kadar birlikte çalıştık.”
- “Bana kendisinin şoförü olmamı teklif etti. Hemşire olmama rağmen, kendisi bana hemşire maaşı ödediği için yanında şoför olarak çalıştım.”
- “Geceleyin hastanelerde eksik olması veya yardıma ihtiyaç olması durumunda da destek olmaya gidiyordum. Çoğu zaman kendisiyle birlikteydim.”
- “Fırat Sarı, hemşire Deniz Korkmaz adına GMZ isimli bir şirket kurmuştu ve naylon fatura kesiyordu. Kendisi, GMZ üzerine fatura kestiğini ve sonradan bu faturaları ödeyeceğini söyledi.”
- “Doktorluğunu da düzgün yapmıyordu. Hastanelerle yeterince ilgilenmiyordu.”
Naylon Fatura ve Vergi Kaçakçılığı İddiaları
Hasan Basri Gök, Fırat Sarı’nın vergi kaçırdığını iddia ederek, “Fırat Sarı, hemşire Deniz Korkmaz adına GMZ isimli bir şirket kurdu ve naylon fatura kesmektedir. Kendisi bana GMZ üzerine fatura kestiğini, sonradan bu faturaları ödeyeceğini söylemişti. Doktorluğunu da doğru düzgün yapmıyordu. Hastaneler ile yeteri kadar ilgilenmiyordu” şeklinde konuştu.
112 Ambulans Şoförü Gıyasettin Mert Özdemir ile İlişkilendirme
Gök, çetenin sevk ve idaresinde görev alan 112 ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir hakkında da önemli bilgiler verdi:
- “Gıyasettin Mert Özdemir, İstanbul genelinde irtibatlı olduğu hastanelerde yoğun bakım ihtiyacı olan yeni doğan bebeklerin takibini ve transferini yapıyordu.”
- “Herhangi bir hastanede doğan yeni doğan bebek, hastane koşulları yetersiz olduğunda Gıyasettin Mert Özdemir tarafından diğer hastanelere sevk ediliyordu.”
- “Fırat Sarı, Gıyasettin Mert Özdemir’den kendi kontrolündeki hastanelerin yeni doğan yoğun bakım ünitelerine sağlıksız yeni doğan bebek bulmasını istiyordu.”
- “Fırat Sarı, bu bebekler için SGK’ya faturalandırma yapıyor ve bunun için epikriz raporları gerekiyordu. Bu raporların neredeyse tamamı usulsüz olarak düzenleniyordu.”
SGK’dan Haksız Kazanç Sağlama Yöntemleri
Gök, SGK’ya fatura edilebilecek her şeyi fatura ettiklerini ve devletten fazla para aldıklarını belirtti:
- “Örneğin, yoğun bakımda tedavi gören bir yeni doğanın bir adet ilaç alması gerekiyorsa, beş ilaç kullanılmış gibi gösteriyor ve bunu fatura ediyorduk.”
- “Bu durum sürekli bire beş olarak değil, farklılık da gösteriyordu.”
Murat Mantuş ve Sümeyye Nur Arslan ile İlgili İddialar
Hasan Basri Gök, sanıklardan Murat Mantuş ve Sümeyye Nur Arslan hakkında da çarpıcı iddialarda bulundu:
- “Murat Mantuş, TRG Hospitalist’in hastane müdürü olarak çalışıyordu. SGK’dan denetlemeye gelen yetkililer geldiğinde, onun talimatıyla hastanede çalışanlar hastalara ait evrakları usulsüz bir şekilde doldurdular.”
- “Sümeyye Nur Arslan, Fırat Sarı’nın sağ koludur. Kesilen faturaların tamamını o keser. SGK’nın yaptığı denetimlerde tüm usulsüzlüklerin örtülmesi için ekip kurmuştur.”
Hastane Sahipleri ile İlgili İddialar
Gök, çete soruşturmasında ismi geçen hastane sahipleriyle ilgili de önemli bilgiler verdi:
- “Birinci İnternational Hastanesi’nin sahibi Ali Aksu, SGK’ya yapılan tüm usulsüzlüklerden haberdardır. Onun talimatları ile usulsüzlükler yapılmıştır.”
- “Avcılar Hospital Hastanesi’nin sahibi Fetin Rüştü Yıldız da SGK’ya yapılan usulsüzlüklerden haberdardır.”
- “Özel Güney Hastanesi’nin yenidoğan yoğun bakımının bir bebek ölümü nedeniyle kapatıldığını da belirtmek isterim.”
Fırat Sarı ile İlgili Kişisel Bilgiler
Çete lideri Fırat Sarı için Gök, “Kendisi patronum olduğu için maaşımı yatırıyordu. Bazen de maaşını ödeyeceği çalışanların parasını benim banka hesabıma atıyordu. Ben de çekerek çalışanlara veriyordum. Bunun dışında herhangi bir para alışverişi ya da ticari bir faaliyetim olmamıştır” dedi.
SGK’dan Daha Fazla Para Alma Çabaları
Gök, telefon konuşmaları çözümleriyle ilgili verdiği ek ifadelerde ise şöyle konuştu:
- “Yoğun bakıma gelen hasta bebeklerin basamak dereceleri ile oynanıyordu. Amaç, SGK’ya kesilen fazla faturadan usulsüz gelir elde etmekti.”
- “Yabancı uyruklu bebek istememelerinin sebebi, SGK’nın yabancı bebeklere ödediği ücreti geç ödemesidir.”
- “Fırat Sarı’nın talimatları doğrultusunda, yatışı olan bebeğe uygulanması gereken bir ilacın, bebeğin haftası geçmesi sebebiyle uygulanamaması ve başka bir bebeğe uygulanmış gibi gösterilmesi ile alakalı konuşmalardır.”
Hastanede Yapılacak Ameliyatlar ve İhmaller
Gök, hastanede yaşanan önemli bir olayı şu şekilde anlattı:
- “Birinci İnternational Hastanesi’nde kalbinde anomali tespit edilen bir bebek, acilen başka bir hastaneye sevk edilmesi gerekirken bu sağlanamadı. Bebeğin hastanede 1,5 ay kadar yaşaması ve sonrasında hayatını kaybetmesi, birçok ihmalin sonucuydu.”
- “Bahse konu bebek, 38 bin TL kadar bir para alındı, fakat hastaneye toplamda 25 bin TL ödeme yapıldı. Bebeğin vefat etmesinde birçok kişinin ihmali söz konusudur.”
Etkin Pişmanlık ve İtiraflar
Çete dosyasında etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak isteyen hemşire Hakan Doğukan Taşçı da, “Çocukların sağlığı için elimden geleni yapıyordum. İşler iyice çığrından çıktıktan sonra bu kişi ile sürekli tartıştım” dedi.
Sonuç
Hastanelerdeki usulsüzlükler ve yolsuzluklar, sağlık sistemini tehdit ederken, itiraflar ve ifadeler, soruşturmanın derinleşmesine neden olmaktadır. Bu çete soruşturması, hem sağlık sektöründeki yozlaşmayı ortaya çıkarması hem de bir daha yaşanmaması için ders alınması gereken bir durum olarak kayıtlara geçmektedir.
Kaynak: Sözcü
