Dünyanın sayılı Sümerologlarından biri olan ve Türkiye’nin ilk kadın Sümerologu unvanına sahip Muazzez İlmiye Çığ, 110 yaşında hayata veda etti. ‘Son Sümer Kraliçesi’ olarak anılan Çığ, yaşamı boyunca bilginin peşinden koşmuş, hayatın anlamının üretmek ve sevmek olduğunu sıkça dile getirmiştir. Birinci Dünya Savaşı’nın gölgesinde dünyaya gelen Çığ, Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerine ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna tanıklık eden önemli bir isim olarak kuşakları etkilemiştir.
Güzelliğe ve iyiliğe olan inancını hiç kaybetmeyen Çığ, Sümer tabletlerinin çözülmesi ve yayımlanması için sayısız çalışmaya ve kitaba imza atmıştır. Onun 110 yıllık yaşamını bir yazıya sığdırmak elbette ki oldukça zordur. Ancak, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna tanıklık etmiş ve ‘bilim insanı’ denilince akla gelen ilk isimlerden biri olmuştur.
Çığ’ın Öğretici Felsefesi
Muazzez İlmiye Çığ, “Ne diyor Sümerliler? Biliyorsun, neden öğretmiyorsun?” diyerek eğitimin önemini vurgulamıştır. Çığ, gençlere ilham verecek yaşam felsefesini şu sözlerle ifade etmiştir: “Benim de tüm mirasım öğretebildiklerimdir.”
Hayatının Dönüm Noktası: Eğitim Yılları
Çığ, 1936 yılında Ankara Üniversitesi’nde Hititoloji bölümünde eğitimine başlamış ve bu yılları hayatının dönüm noktası olarak görmüştür. “Zaman zaman geçmişi düşünüyorum. Önemli şeyler yaşadık. Ama en önemlisi Ankara’da Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinde Hititoloji-Sümeroloji bölümünü bitirmemdir. O dönem benim için büyük bir dönüm noktasıydı.” demiştir. Bu dönemdeki çalışmalarının kendisini bugüne taşıdığını belirtmiştir.
Başarısının Sırrı: Düşünmeden Çalışmak
Çığ, başarıyı düşünmeden çalışmakta bulmuş ve Sümerler’in de vurguladığı gibi, bilginin öğretilmesi gerektiğini savunmuştur. Anadolu Ajansı’na verdiği röportajda, “Düşünmeden çalışsınlar, bol bol okusunlar. Kendilerine bir hedef koydularsa o hedefi devam ettirsinler. Bol bol çalışmak başka bir şey değil, hayat çalışmaktır. Eğer çalışırsanız güzel gidiyor.” ifadelerini kullanmıştır. Bu bağlamda, bilgiyi paylaşmanın önemine dikkat çekmiştir.
TEMA Vakfı’nın Onursal Başkanı Hayrettin Karaca ile birlikte tarım arazilerinin satışını engellemek amacıyla Meclis Çankaya Kapısı önünde oturarak protesto eylemi düzenlemesi, onun sadece bir Sümerolog olmadığını, aynı zamanda toplumsal meselelerde de duyarlılıkla hareket ettiğini göstermektedir.
Cesaret ve Üretkenlik Üzerine Düşünceleri
Çığ, “Anlamlı bir hayat yaşadıktan sonra yaşımızın bir önemi yok.” diyerek hayatın anlamının üretmek ve sevmek olduğuna inanmıştır. “Gelişmeye cüret edecek kadar cesur değilsen hayatta iz bırakamazsın.” şeklindeki sözleri, onun yaşam felsefesini özetler niteliktedir.
Keşke Dediği Bir Hayat Yoktu
Büşra Sanay’ın kendisiyle yaptığı röportajlardan oluşan “Yaşadım Demek İçin” kitabında, “Bu hayatta yaşayacağımı yaşadım, alacağımı aldım. Aklımda ‘keşke’ diye bir şey kalmadı.” demiştir. Sümerlilerin sözünü hatırlatarak, “Biliyorsun, neden öğretmiyorsun?” diyerek eğitimin ve bilginin aktarımına verdiği önemi yinelemiştir.
Çığ, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu lideri Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e olan sevgisini de şu sözlerle ifade etmiştir: “Atatürk olmasaydı biz olmayacaktık.” Türkiye “Son Sümer Kraliçesi”ni kaybetse de, onun fikirleri ve yaşam felsefesi genç nesillere örnek olmaya devam edecektir.
Kaynak: Sözcü