1. Haberler
  2. Gündem
  3. Türkiye’nin Nüfus Projeksiyonu ve Düşen Doğurganlık Hızları

Türkiye’nin Nüfus Projeksiyonu ve Düşen Doğurganlık Hızları

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Türkiye’nin Nüfus Projeksiyonu ve Düşen Doğurganlık Hızları Üzerine Değerlendirmeler

Türkiye'nin Nüfus Projeksiyonu ve Düşen Doğurganlık Hızları Üzerine Değerlendirmeler

Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü’nde öğretim üyeliği yapan Prof. Dr. Mehmet Ali Eryurt, Anadolu Ajansı muhabirine yaptığı açıklamalarda, Türkiye’deki nüfus projeksiyonları ve doğurganlık hızlarının düşmesi konusundaki gözlemlerini paylaştı.

2022 yılında dünya nüfusunun 8 milyarı aşmasıyla dikkat çeken Eryurt, Hindistan’ın nüfusunun geçen yıl Çin’i geçtiğini ve Çin’in uzun yıllar süren tek çocuk politikasının ardından, 2015’te iki çocuk ve 2021’den itibaren de üç çocuk politikasını uygulamaya başladığını hatırlattı. Türkiye’de ise en son açıklanan nüfus istatistiklerine göre, ülke nüfusunun 85 milyonun biraz üzerinde olduğuna dikkat çeken Eryurt, nüfus artış hızının bir önceki yıla göre yalnızca 93 bin kişi olduğunu vurguladı.

Cumhuriyetin 100. yılına girerken, en düşük nüfus artış hızına tanıklık ediyoruz. Eryurt, Türkiye’deki doğum oranlarının 1,51 çocuğa düştüğünü belirtti ve 2014’ten beri düzenli bir şekilde azalma eğiliminde olduğunu ifade etti. 2017 itibarıyla yenilenme düzeyinin altına düşen doğum oranlarının son olarak 1,51 çocuğa indiğini kaydetti. İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlerde doğum oranlarının 1,2 çocuğa kadar düştüğünü aktaran Eryurt, Türkiye genelinin bu şehirleri takip ettiğini ve bu düşüş eğiliminin devam etmesinin beklendiğini dile getirdi.

“Nüfus 88 milyona ulaştıktan sonra yatay azalan eğilime girecek” Eryurt, Türkiye ile benzer demografik özelliklere sahip olan İspanya ve İtalya gibi ülkelerde, doğum oranlarının 10 yıl içinde 1,5 çocuktan 1,2 çocuğa düştüğünü anlatarak, Türkiye’de de doğum oranının 1,2 çocuğa düşeceği öngörüsünde bulundu. Bu bağlamda, Türkiye nüfusunun 2040’lara doğru 88 milyona ulaşmasının ardından yatay azalan bir eğilime gireceğini ve 2050’ye kadar bu şekilde devam edeceğini belirtti. Ayrıca, 2070’lerin ortasına doğru Türkiye nüfusunun 70 milyonun, 2100’de ise 50 milyonun altına düşeceğinin tahmin edildiğini ifade etti.

Eryurt, 15 yaş altı nüfusun hızla azalma eğilimi gösterdiğini ve bu projeksiyona göre 2050’de 10 milyona, 2100’de ise 4 milyona kadar düşeceğini belirtti.

“Çalışma çağı nüfusu, 2050’lere kadar yüzde 60 civarında kalacak” Eryurt, 15-64 yaş aralığındaki çalışma çağı nüfusunun bir süre daha aynı oranda devam edeceğini öngördüğünü belirterek, “2050’lere kadar çalışma çağı nüfusunun, oransal olarak yüzde 60’lar civarında kalacağını söyleyebiliriz. Ancak 2075 itibarıyla bu oran yüzde 60’ların altına düşmeye başlayacak ve 2100’e geldiğimizde yüzde 50 seviyelerine inecek.” şeklinde konuştu. Sayısal verilere de değinen Eryurt, çalışma çağı nüfusunun 2075’te 41 milyona, 2100’de ise 24 milyona kadar düşeceğini belirtti. Bu projeksiyon dönemi boyunca en hızlı artacak nüfus grubunun ise yaşlı nüfus olacağını vurguladı. 2050’lerin ilk yarısında her 4 kişiden birinin, 2070’lerin ortasında her 3 kişiden birinin ve 2100’lere doğru her 10 kişiden 4’ünün 65 yaş üzeri nüfusa dahil olmasının beklendiğini söyledi.

“Nüfus piramidinin tersine tanıklık etmiş olacağız” Nüfus piramidinin yaş yapısının tersine döneceğini öngören Eryurt, “2100 yılında, 1960-70’lerde sahip olduğumuz nüfus piramidinin tersini göreceğiz. En kalabalık grup, yaşlı bireyler olacak.” dedi. Türkiye İstatistik Kurumu’nun her 5 yılda bir nüfus piramidini güncellediğini belirten Eryurt, güncellemelerin bu ay sonuna doğru yapılacağını ve doğurganlıkta azalma eğiliminin devam edeceği yönündeki öngörülerin benzer olacağını tahmin ettiğini ifade etti.

Türkiye'nin Nüfus Projeksiyonu ve Düşen Doğurganlık Hızları

Eryurt, gelişmiş ülkelerde doğum oranlarının zamanla düşük seviyelere geldiğine, ancak Türkiye’deki değişimin çok hızlı gerçekleştiğine dikkat çekti. Türkiye’de kadınların yaklaşık %45’inin istediğinden az çocuğa sahip olduğunu, bu oranın üniversite mezunu ve çalışan kadınlarda %60’lara kadar çıktığını aktaran Eryurt, çiftlerin istedikleri miktarda çocuk sahibi olmalarını sağlayacak koşulların ve imkanların oluşturulmasının önemine vurgu yaptı.

“En kalıcı politika, bakım yükünü kadınların üzerinden almak” Eryurt, doğurganlığın artırılması için alınabilecek önlemleri şu şekilde sıraladı:

  • Çiftlerin istedikleri sayıda çocuğa sahip olmalarının önündeki engellerin kaldırılması, iş ve aile yaşamının uyumlaştırılmasına yönelik sorunların çözülmesi.
  • Kreş uygulamalarının yaygınlaştırılması ve erken çocukluk dönemindeki bakım hizmetlerinin kalitesinin artırılması.
  • Kreşlerin masraflarının büyük oranda kamu tarafından karşılanması.
  • Doğum izni süresinin uzatılması; Türkiye’deki annelik izninin, gelişmiş ülkelerdeki sürelerin oldukça altında olduğunu vurgulayan Eryurt, bunun 1 yıla çıkarılmasının önemli bir adım olacağını belirtti.
  • İlk 6 ayın tamamen ücretli annelik izni şeklinde düzenlenmesi, ikinci 6 ayda ise anne veya babanın dönüşümlü olarak bu hakkı kullanmasının sağlanması.
  • Bebeğin temel ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik ‘bebek ikramiyesi’ uygulamasının hayata geçirilmesi.

Eryurt, ayrıca ilgili bakanlıkların esnek ve yarı zamanlı çalışma modelleri üzerinde çalışmalarının bulunduğunu belirtti.

Kaynak: Sözcü

Türkiye’nin Nüfus Projeksiyonu ve Düşen Doğurganlık Hızları
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Haber Sunum ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!