Servet Yıldırım
Geçtiğimiz hafta 70. yaşını coşkuyla kutlayan Nobel İlaç’ın düzenlediği etkinlikte, Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Ulusoy, “Bugün burada, 70 yıllık bir yolculukta yerel bir eczaneden uluslararası bir ilaç devine dönüşümümüzü kutluyoruz. Geriye dönüp baktığımızda, 24 ülkedeki yapılanmamızla birlikte 50’den fazla ülkeye ihracat gerçekleştiren, uluslararası ilaç markaları yaratan bir şirket haline geldiğimizi görmekteyiz” diyerek şirketin başarılarına dikkat çekti.
Kısa bir süre önce, İş Bankası da 100. yaşını kutladı. Zorlu ekonomik koşullar altında, bankacılık işlemlerinin büyük ölçüde yabancıların elinde olduğu bir dönemde, milli bankacılık sisteminin oluşturulması için kritik adımlar atarak faaliyete başladı. 100 yıl boyunca birçok yenilikçi ilkeye imza attı ve sektörde önemli bir rol üstlendi.
Bir tarafta, İş Bankası ve Nobel İlaç gibi köklü ve deneyimli şirketler yer alırken, diğer tarafta 1990’ların sonlarından itibaren teknoloji ve dijitalleşmenin iş yapma biçimlerini radikal şekilde değiştirdiği yeni ekonomi gerçekliği bulunmaktadır. Bilgi ve verilerin dijital platformlarda işlenmesi, depolanması ve paylaşılması süreci hız kazandı. İş modelleri artık ağlar üzerinden şekillenir hale geldi; iş birlikleri ve ortaklıklar giderek arttı. Veri analitiği ve büyük verinin iş kararları üzerindeki etkisi ise giderek daha belirgin hale geldi. Pazarlara erişim kolaylaştı, sürekli yenilik ve teknoloji geliştirilmesiyle birlikte ürün ve hizmetler hızlı bir evrim geçirmeye başladı. Kısacası, iş yapma biçimleri köklü bir değişim sürecine girdi.
Adapte olabilmek…
Yeni ekonomi, kendine özgü şirketler de yarattı. Amazon, Apple, Google (ya da Alphabet), Facebook (ya da Meta), Microsoft, Tesla, Netflix, Airbnb, Uber ve Salesforce gibi teknoloji odaklı devler ortaya çıktı. Bu süreç, iş dünyasının dinamiklerini köklü bir şekilde değiştirdi. Geleneksel sanayi ve hizmet sektörlerinin yanı sıra, teknoloji tabanlı girişimler ve start-up’lar hızla büyüyerek sahneye çıktılar.
Peki, yeni ekonomi karşısında kaybolanlar olmadı mı? Elbette oldu… Yeni ekonominin dinamiklerine uyum sağlamakta zorlanan bazı geleneksel şirketler ve sektörler, ciddi bir şekilde etkilendiler. Örneğin, Sears ve Toys ‘R’ Us gibi köklü perakendeciler, e-ticaretin yükselişi karşısında zor duruma düştüler ve iflas ettiler. Blockbuster gibi DVD kiralama ve video mağazaları, dijital içerik akış hizmeti sunan Netflix gibi yenilikçi firmaların karşısında dayanıklı olamadılar.
Online seyahat rezervasyon siteleri, geleneksel seyahat acentelerinin kapanmasına neden oldu. Dijital medya ve online haber kaynakları nedeniyle bazı gazeteler ve dergiler, oyunu terk etmek zorunda kaldılar. Telekomünikasyon şirketleri, ses üzerinden internet protokolü ve mesajlaşma uygulamaları nedeniyle zorlu bir rekabetle karşılaştılar. Fotokopi ve printer üreten şirketler de zor günler geçirdiler. Ekonomik dalgalanmalar ve artan rekabet, birçok şirketin sürdürülebilirliğini olumsuz etkiledi. Çoğu firma, ikinci ve üçüncü kuşak sonrası yaşanan sorunlar sonucunda büyük zorluklar yaşadı.
Hızla değişen bir ortamda, yenilenebilen ve değişen koşullara adapte olabilen şirketler, sadece hayatta kalmakla kalmıyor; aynı zamanda büyüyerek bölgesel veya uluslararası ölçeklere ulaşabiliyorlar.